Sadece tuzak olmayacaktı, bir seçim şansı da verecektik. | Open Subtitles | ذلك لم يكُن مجرّد شِرك، بل كان سيغدو خيارًا أيضًا. |
Fakat ona çok fazla bir seçim şansı bıraktığım söylenemez. | Open Subtitles | رغم أنّي لم أعطِه خيارًا يُذكر في ذلك. |
Sana gerçekten de seçim şansı sunduğumu düşünmen ne kadar da tatlı. | Open Subtitles | كم هو لطيف اعتقادكِ أنني أمنحكِ خيارًا! |
- seçim şansı bırakmadılar. - Elbette seçim şansın vardı. | Open Subtitles | لم يتركوا لي أي خيار ـ لا بل هناك خيار آخر |
- Bana başka bir seçim şansı bırakmadı. - Bunu biliyorum. | Open Subtitles | ـ لم يكن لديّ أي خيار ـ أعرف ذلك |
Bazı adamlar seçim şansı bırakmıyorlar. | Open Subtitles | بعض الرجال لا يعطونك حق الإختيار |
Seninle olan geçmişimiz hatırına, sana bir seçim şansı vereceğim. | Open Subtitles | ، بما أننا نملك تاريخاً معا سأترك لك حرية الإختيار |
Sana bir seçim şansı daha vereceğim. | Open Subtitles | والآن سأعطيك خيارًا آخر |
Bana seçim şansı bırakmadın. | Open Subtitles | "لقد تركتني بدون خيارًا." |
Bazen insanlarım seçim şansı olmaz. | Open Subtitles | بعض الأوقات بعض الناس ليس لديهم أي خيار! |
seçim şansı olduğunu zannetmiyorum ama o benden alınıp götürüldü! | Open Subtitles | لكني لا أعتقد بأنها كانت تملك أي خيار لقد سلبت مني! |
Dinleyicinin seçim şansı yoktur. | Open Subtitles | ليس للمستمع أي خيار |
Sonuçta oğlumu kaybettim. Geriye sen ve Bob kaldı. Sadece Bob'un seçim şansı yok. | Open Subtitles | فقدت ابني وتبقى أنتِ و(بوب) وهو لا يملك أي خيار. |
Lydecker sana seçim şansı vermedi. | Open Subtitles | إنه ليس وكأن لايدكر أعطاكي حق الإختيار |
Lydecker sana seçim şansı vermedi. | Open Subtitles | إنه ليس وكأن لايدكر أعطاكي حق الإختيار |
Bir seçim şansı. | Open Subtitles | حرية الإختيار |