| Böyle bitmesini istemezdim ama artık Seçme şansım yok. | Open Subtitles | لم أرد الأمر أن ينتهي هكذا ولكن الآن ليس لدي خيار |
| Ne yazık ki, senin gibi benim de Seçme şansım yok. | Open Subtitles | للأسف، ليس لدي خيار آخر بهذا الأمر أكثر مما لديك |
| Alıntılıyorum: "Benim Seçme şansım yok, ama senin var." | Open Subtitles | وأنا أفتبس: أنا لاأملك خيارا لكنك تملك |
| Sadakati tercih etmiştim. Buradayken Seçme şansım yok. | Open Subtitles | كنت مخلصاً بإختياري ولكن هنا، ليس لديّ خيار |
| Özür dilerim Lydia. Bir durum ortaya çıktı. Bu konuda Seçme şansım yok. | Open Subtitles | أنا آسف يا (ليديا) ، هناك حالة طارئة ليس لديّ خيار بهذا الشأن |
| Şimdi Seçme şansım yok. | Open Subtitles | ليس لدي خيار الآن. |
| Seçme şansım yok, değil mi? | Open Subtitles | ليس لدي خيار صحيح؟ |
| Galiba Seçme şansım yok. | Open Subtitles | يبدو أن ليس لدي خيار |
| Önüme gelecek olanları Seçme şansım yok. | Open Subtitles | ليس لدي خيار كما يبدو |
| Hayır, burada Seçme şansım yok Amy. | Open Subtitles | لا، ليس لدي خيار هنا، أيمي. |
| Seçme şansım yok ki. | Open Subtitles | ليس لدي خيار آخر |
| Rahat ol. - Seçme şansım yok. | Open Subtitles | كما تشاء ـ ليس لديّ خيار |
| Mecburum. Seçme şansım yok. | Open Subtitles | عليّ فعل ذلك, ليس لديّ خيار |
| Seçme şansım yok. | Open Subtitles | ليس لديّ خيار آخر. |
| Başka bir Seçme şansım yok sahiden. | Open Subtitles | لايوجد لدي خيار آخر |