Ya evli oluyorlar ya da çok iyi bir sebepten dolayı evlenmemiş oluyorlar. | Open Subtitles | إنهم إمّا متزوجون أو أن لديهم سبب جيد جداً لا يريدون الزواج بسببه |
Benimle olumlu sebepten dolayı ilgilenen birinin olması beni iyi hissettiriyordu ve beraber gittikçe daha çok vakit geçirmeye başladık. | Open Subtitles | إنه لمن المريح أن يكون لديك شخص يركّز إنتباهه عليّ لأجل سبب إيجابي وشرعنا في قضاء المزيد من الوقت سوية |
Mesela, Fransızca ve İspanyolcada masa kelimesi, bir sebepten ötürü dişil olarak kullanılır. | TED | فعلى سبيل المثال، في االفرنسة والإسبانية لسبب ما كلمة طاولة هي إسم مؤنث. |
Bu çok saçma. Üzgünüm. Bir sebepten dolayı geldim buraya. | Open Subtitles | أنا جئت هنا لسبب حسنا انظري أنا أحبكي يا ليندساي |
...ama bir sebepten dolayı vücudunun içinde, bağışıklık sisteminden cevap yok. | Open Subtitles | لكن لبعض الأسباب داخل جسدها لا توجد أي استجابة مناعية البتة |
Bu oldukça iyi bir teori, fakat üç sebepten dolayı bu yanlış. | TED | حسناً، إنها نظرية جيدة جداً، ولكن يتبين أنها خاطئة لثلاث أسباب. |
Aynı sebepten dolayı tüm dünya etrafında kapalı olan... ...yerler var, ikisinden birine tahammül edilmemesi gerektiğine inanıyorum. | TED | إنها أعداد الشواطئ التي تغلق يتزايد في جميع أقطار العالم للسبب نفسه. و أنا أعتقد أنه لا ينبغي علينا أن نتحمل هذا أيضا. |
Olur da bir sebepten ötürü ayrı düşersek, burada buluşalım. | Open Subtitles | إذا إنفصلنا لأي سبب من الأسباب، لنتقابل هنا مرة أخرى. |
Hiç mi inancın yok, işte insanlar bu sebepten cehenneme gidiyor. | Open Subtitles | إذا آمنتي بأي شئ, .ستتدركين ان هذا سبب دخول الناس للجحيم |
Satın alma herhangi bir sebepten iptal olursa ücretin %10'u bende kalır. | Open Subtitles | إذا فشل البيع لأي سبب كان أحتفظ بـ10 بالمئة من سعر البيع |
Ve bu başka bir sebepten dolayı değil, sadece hayalimize inandığımız için oldu. | TED | ولم يكن انتصارنا لأي سبب سوى إيمان كل منا بالحلم |
Her ne sebepten olursa olsun sessiz kalacak veya iletişim kurmak için çaba göstermeyecek gezegenler olacak. | TED | ستكون هناك عوالم حيث، ولأي سبب كان، تبقى حضارتها صامتة أو لا ينفقون الكثير لمحاولة التواصل. |
Tabii ki, bunun yanıtı basit değil ama diyebilirim ki, bir sebepten akıl gözümüz bize karşı çalışabilir. | TED | لا توجد إجابة بسيطة بالتأكيد، ولكن يوجد سبب واحد، أن خيالنا ربما يعمل ضدنا. |
Bu çok saçma. Üzgünüm. Bir sebepten dolayı geldim buraya. | Open Subtitles | أنا جئت هنا لسبب حسنا انظري أنا أحبكي يا ليندساي |
Biliyorum ki kutu bu kamyondaydı, fakat bir sebepten dolayı bize ulaşmadı. | Open Subtitles | أعرف إنها كانت في شاحنتك، لكن لسبب ما لم تصل إلى هُناك |
Kendime her şeyin bir sebepten ötürü olduğunu söyleyip durdum. | Open Subtitles | أنا أظل أخبر نفسي دائما أن كل شيء يحدث لسبب |
Hicbir kiz sizi reddetmek istemez... ozel bir sebepten dolayi sizinle evlenemem. | Open Subtitles | لا فتاة ترفض عرضك بالزواج لكن لا أستطيع الزواج منك لسبب شخصي |
Eskiden sürekli takardım ama sonra bir sebepten takmayı bırakmıştım. | Open Subtitles | كنت معتاداً على إرتدائها طول الوقت، بعدئدٍ توقفت لبعض الأسباب. |
Öyleyse bunca çeşitli sebepten nasıl oluyor da ortak belirtileri olan bir sendroma geçebiliyorsunuz? | TED | إذن كيف تتحرك من أسباب متعددة لتصل إلى حالة متجانسة؟ |
Herkes neden geldiyse o sebepten. | Open Subtitles | للسبب نفسه الذى دفع معظم الناس هنا في اعتقادي |
Emin değilim, Ve bir sebepten kendimi iyi hissediyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ولسبب ما أنا سعيدة لأننى لا أعرف |
Yalan söylediğini tek bir sebepten biliyordum: Ben Meksikalı bir göçmenim | TED | أعلم أنّه كان مخطئًا لسببٍ بسيط: أنني من المكسيك. |
Tedavi olan bir alkoliğin içki içmemesiyle aynı sebepten dolayı. | Open Subtitles | لنفس السبب الذي به المشروبات الكحولية، محاولة التوقف عن الشرب |
16 yaşında evden kaçtım, belki sizinle aynı sebepten. | Open Subtitles | لقد تركت البيت عندما كنت في السادسة عشر ربما لنفس أسبابك. لا أدري |
İki sebepten ötürü bugünlerdeki sahip olduğumuz en iyi ekonomi haberidir. | TED | هذا من أفضل الأخبار الاقتصادية لدينا هذه الأيام وذلك لسببين رئيسيين. |
Babanız bunu ne sebepten yaptı bilmiyorum ama yanlışını düzeltmemiş. | Open Subtitles | ووالدك بغض النظر عن الاسباب لم يوافق على التعامل هذا |
Demek istediğim, yolu yarıladın bile. Anlamadığım bir sebepten dolayı hala yatmadığın şirin bir erkek arkadaşın var zaten. | Open Subtitles | اعني أنكِ في منتصف الطريق ، ولديكِ بالفعل الحبيب اللطيف والذي ، لسبباً ما ، لم تضاجعيه |
Bir sürü sebepten dolayı egzersizi ihmal ederler. | Open Subtitles | يُهملُ الناسُ المُمَارَسَة للعديد مِنْ الأسبابِ: |
Belki de Babanın ölmesini istediği sebepten dolayı. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا لنفس السببِ أبوكَ أرادَه ميت. |
Birisi bu olayları yapıyor ama senin sandığın sebepten değil. | Open Subtitles | شخص ما يحاول الوصول لشيء، ولكن ليس للأسباب التي تعتقدها |