Ve o sevginin yerini doldurmak için elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | وسوف ابذل قصارى جهدي من أجل تعويضه عن ذلك الحب. |
Öyle bir sevginin ne kadar güçlü olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرفين مدى قوّة ذلك الـ ذلك النوع من الحب ؟ |
İşte bu okulun sevgisini Sağlayan, sevginin tarih içinde saklı olmasıdır | Open Subtitles | لها تاريخ طويل , كبار السن والعمر , وأعمق في الحب. |
- Harika. Bana seni anımsatıyor. Bana sevginin insanı değiştirebileceğini gösterdi. | Open Subtitles | إنّها تذكرني بكِ، ولقد عرّفتني مدى قدرة الحبّ على إحداث التغيير. |
sevginin tekrar edinilmesi için, bu tür bir yapıya farklı bir açıdan bakılmalıdır. | TED | ولكنّه هذا النوع من البناء الذي يجب أن تعاد صياغته كي نسمح للحب بالدخول. |
Kendi dünyandan ayrılıp benim olmadığım, sevginin... ve barışın olduğu yere gitmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أترككِ في عالمكِ الخاص حيث هناك الحب و السلام وعدم وحودي |
Ama bunlardan daha da önemlisi, kardeş bağı, sonsuz sevginin bir parçası olabilir. | TED | ولكن الأمر الأكثر أهمية، إن رباط الأخوة يمكن أن يكون شيئا من الحب الدائم. |
Dolayısıyla sevginin ebedi sorunu: nasıl istenen olunur ve kalınır? | TED | وبالتالي تنشأ المشكلة الأبدية في موضوع الحب كيف تمسي وتبقى محبوباً |
Ve gerçekte, eşcinsel hakları hareketi sevginin doğasından gelen adalet ve eşitlik için destek ister. | TED | و في الواقع حركة حقوق المثليّين تتطلب تشجيع العدل و المساواة عن طريق الحب. |
Tabii ki onları dinlemedik ve yerine sevginin nazik jestlerini ve gençliğin pervasız parlamalarını savunduk. | TED | بالطبع ، لم نستمع لهم، وبدلاً من ذلك، ناصرنا إيماءات الحب الرقيقة وبتهور أيضاً ناصرنا ومضات الشباب. |
sevginin aynı zamanda bırakmayı gerektirdiğini anlayana kadar, onu taparcasına seviyordum. | TED | لقد أحببتها، بكل ضراوة الطفولة قبل أن تدرك أن الحب يتطلب الابتعاد أيضا. |
Bizim tecrübemiz, diğer insanların tecrübelerini geçersiz kılmıyor, fakat sevginin ve evliliğin ne olduğu fikrini karmaşık bir hale getirmesi gerekir ve bu ister istemez oluyor. | TED | فتجربتنا لا تبطل تجارب الأخرين، ولكنها يجب وبالضرورة أن تعقّد هذه الفكرة بخصوص ما يفترض أن يكون عليه الحب والزواج. |
Olasılık modellerinin olması ve bu dünyada sevginin, mirasımızın bir parçası olduğuna dair umut beslemekle ilgili. | TED | الأمر يتعلق بوجود نماذج الإمكانية، ووجود الأمل أن الحب هو جزء من إرثنا في هذا العالم أيضاً. |
Kendini alçaltıp tüm insani varlığını, gerçek ve hakiki sevginin dilini uygulamaya adadı. | TED | فقد خفض نفسه، وعاش حياته البشرية بأكملها ممارساً لغة الحب الحقيقية الملموسة. |
Dalai Lama, sevginin ve şefkatin gereksindiğimiz şeyler olduğunu, bunların lüks olmadığını söylemiş. | TED | قال دالاي لاما ذات مرة أن الحب والتعاطف من ضروريات الحياة، وليسا من الكماليات. |
Bence bu sevginin hiç de öyle güçlü bir sihir olmadığını kanıtlıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنّ هذا يبرهن بأنّ الحبّ ليس السحر الأقوى مِنْ كلّ سحر |
Bir araya gelen sevginin gerçekleşmesidir. | TED | إنها ذلك الحبّ الذي يقترب ويصبح حقيقياً. |
Aslında, sevginin deneyimi ve tasarımın deneyimi bana göre birbirleriyle değiş tokuş edilebilir. Ve şimdi kendi hikayeme geliyorum. | TED | في الواقع, هذه التجربة للحب, و تجربة التصميم, هي بالنسبة لي أشياء قابلة للتبادل. و أنا الآن سآتي إلى قصتي. |
Şiddetin değil, kanunsuzluğun değil, kargaşanın değil, şefkatin, sevginin ve barışın sembolü. | Open Subtitles | ليس العنف , وليس الدستور , وليس الشغب ولكنه الحنان والحب والسلام |
Mesajınız Var" da değil "sevginin Bağladıkları" filmindekinde. | Open Subtitles | لا.ليس في فيلم وصلك بريد با في فيلم أرق في سياتل |
# Kilisenin çanları çaldığı ve güçlü sevginin büyüdüğü yerde | Open Subtitles | أينما ترنُ أجراس الكنيسة ♪ ♪ و ينمو الحُب القوي |
sevginin yarattığı tek hayalet. | Open Subtitles | .الشبح الوحيد الّذي سيخرج بفعل الحبِّ الخالص |
sevginin ayağıma dolanmasına izin vermedim. | Open Subtitles | -لا أسمح للحبّ بإعاقتي |
Sendeki aradığım sempati değil sendeki aradığım sevginin kendisi. | Open Subtitles | هذا ليس تعاطف معكِ ولكن هذا هو حبكِ الذي أبحث عنه |
Sorun sevgi. Doktor Phil, sorunlu ailelerde yetişen gençlerin sevginin yerine yemeği koyduğunu söylüyor, rahatlatıcı oluyormuş. | Open Subtitles | الدكتور (فيل) يقول أن الأولاد من العائلات المفككة |
Affetmenin,sevginin anlayışın zaten ihtiyacımız olan sihir olduğunu öğretti. | Open Subtitles | إرجاعنا إلى مكان مفعم بالتسامح والمحبة وتعليمنا أن مانتشاركه يغني عن كل السحر الذي قد نحتاجه |
O sevginin göstergesi. | Open Subtitles | "حبّها يكبر" |