Eminim sponsorumuz bunu duyduğuna sevinecektir. | Open Subtitles | أنا متأكدٌ من أنّ راعي البرنامج سيكون سعيداً بكلامك.. |
Eminim erkek arkadaşın bunu duyduğuna sevinecektir. | Open Subtitles | أنا واثقة بأن صديقكِ المهذّب سيكون سعيداً لسماع ذلك |
Tabii ki, geldiğine çok sevinecektir. | Open Subtitles | ألا بأس بذلك ؟ بالتأكيد, سيكون سعيداً لمجيئك |
Anahtarları senden aldığımı öğrenince çok sevinecektir. | Open Subtitles | أنا متأكد أنها ستسعد بمعرفة أنني حصلت علي المفاتيح بواسطتكِ |
Annemi görebilirsin. Seni gördüğüne sevinecektir. | Open Subtitles | يمكنكِ أن تقابليها ستسر برؤيتكِ |
Ama seni geri aldığı için de sevinecektir. | Open Subtitles | لكنه، من جهة أخرى سيحب أن يراك تعود، لذا.. |
Sanırım herkes ilk siparişimizi aldığımızı duyduğuna sevinecektir. | Open Subtitles | اظن ان الجميع سيسعد بمعرفة اننا استقبلنا طلبيتنا الاولى |
Eminim, hepinize resmi olarak artık Dünya Hünerleri'nden bahsetmeyeceğimizi söylersem çoğunuz sevinecektir. | Open Subtitles | متأكد أنّكم ستسعدون بمعرفة أنّنا انتهينا رسميًا من الحديث عن مهارات الأرض |
Cehenneme düştüğünde Tanrı sevinecektir. | Open Subtitles | فـ الإله سيكون سعيداً حينما يكون أمثالهُ بالجحيم. |
Eminim ki seni gördüğüne çok sevinecektir. | Open Subtitles | . أنا متأكد أنه سوف يكون سعيداً لرؤيتك |
Lester çok sevinecektir. | Open Subtitles | حسنا، يجب على ليستر ان يكون سعيداً |
Eve gittiğine sevinecektir. | Open Subtitles | سيكون سعيداً بالعودة إلى بيته. |
- Hitler burada uyudu. - Bay Mayer çok sevinecektir. | Open Subtitles | (هتلر) نام هنا - السيد (ماير) سيكون سعيداً بهذا - |
Yaşadığı onca şeyden sonra Walter, Ben'in iyi olduğunu duyunca sevinecektir. | Open Subtitles | بعد ما مر به (والتر)، سيكون سعيداً حين يعلم أن (بن) بخير. |
Tehlikeli. Ama o, buna sevinecektir. | Open Subtitles | خطر لكنه سيكون سعيداً |
Sesini duyduğuna sevinecektir. | Open Subtitles | أنا متأكدة انها ستسعد لسماع صوتك |
Papa'nın yüzüğü. Karısı yüzüğü görünce sevinecektir. | Open Subtitles | خاتم الـ "بابا" زوجته ستسعد بأستعادة هذا الغرض |
Oğullarının hayatta olduğunu görünce sevinecektir. | Open Subtitles | ستسر لرؤيتكما علي قيد الحياة |
Dedem, o birisiyle tanışırsa kesinlikle sevinecektir. | Open Subtitles | جدّي كان سيحب بالطبع أن تقابل شخصاً ما |
Ne kadar iyisin. Çok sevinecektir. | Open Subtitles | هذا لطف منك، انا متاكدة انا سيسعد لمكالمتك |
Herkes Damien'la ayrıldığımızı duyduğuna sevinecektir. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}ستسعدون بمعرفتكم أني أنا و(داميان) انفصلنا |
Her şeye rağmen, savunma son anda bir tanığın ortaya çıktığını öğrendiğinde sevinecektir. | Open Subtitles | و مع ذلك ، فالدفاع سيكون مسرورا ليعرف أنه فى آخر لحظة ، ظهر شاهدا |
Kazanmasına izin verdiğime sevinecektir. O kadarını biliyorum. | Open Subtitles | ستكون مسرورة لأني سمحت له بالفوز أنا أعرف ذلك جداً |