Seni seviyorum çünkü insanların kazandığı paraları değil yaptıkları şeyleri önemsiyorsun. | Open Subtitles | أحب عدم إكتراثك لكم يصنع المرء من أموال، بل تكترث لصناعته |
Seni seviyorum çünkü insanların kazandığı paraları değil yaptıkları şeyleri önemsiyorsun. | Open Subtitles | أحب عدم إكتراثك لكم يصنع المرء من أموال، بل تكترث لصناعته |
Biz,burayı seviyoruz çünkü inşaatını seviyorum... ...çünkü biz gerçekten bu olanları izliyoruz. | TED | وإننا نحب هذا، لأنني أحب البناء الآن، لأننا نراقب هذه الأشياء فعلا تحدث. |
Seni seviyorum çünkü sen sırf kötü öpüştüğümü söylediği için, bir hafta boyunca Jason Foster'ın evini tek başına tuvalet kağıdı ile kaplamış bir arkadaşsın. | Open Subtitles | أحبك لأنك من نوع الأصدقاء بحيث قمت بمحاصرة منزل جيسون فوستر لأسبوع كامل بنفسك فقط لأنه قال أنني لا أجيد التقبيل |
Bu alıntıyı seviyorum, çünkü bence ölüler muhabbetin dışında kalmamalılar. | TED | وأنا أحب الاقتباس لأني أعتقد بأنه علينا ألا نقصي الأشخاص الذين سبقونا من الحوار. |
Seni seviyorum çünkü babamsın ama Charlotte'ı da seviyorum. | Open Subtitles | أنا، أنا احبك لأنك والدي لكنني احب تشارلوت ايضا |
Yılanları seviyorum çünkü yemek yeme şekilleri hoşuma gidiyor | Open Subtitles | أحب الأفاعي لأنني أحب طريقة أكلهم للطعام ، أتعلم ؟ |
Şahsen ben dövmeyi çok seviyorum çünkü sanatı seviyorum ve bence burada harika bir şey var, neredeyse romantik bir şey, dövme bir sanat formu olarak metalaştırılamaz. | TED | شخصيًا، أحب الوشوم لأنني أحب الفن وهناك أمر في غاية الروعة من وجهة نظري، بل أقرب للشاعرية، حول طريقة كون الوشم كعمل فني لا يمكن أن يكون مجرد سلعة. |
Annem bütün gün bağırıp duruyor, "Seni seviyorum çünkü benim oğlumsun ama bu senden hoşlanmak zorunda olduğum anlamına gelmez." | Open Subtitles | : وأمي تقضي اليوم كله صارخة ... أحبك لأنك ابني لكن هذا لا يعني أنك تعجبني |
Seni seviyorum çünkü şapşalsın ve beni çok güldürüyorsun. | Open Subtitles | .. أحبك لأنك لأنك مٌضحك و تجعلني أضحك |
Ben de seviyorum çünkü sekretere ihtiyacım olmuyor ve gelmeyen veya geç gelen hasta sayımız sıfır. | TED | وأنا أحب هذا لأني لست مضطرًا لأن أدفع لطاقم يقوم ببرمجة المواعيد، كما أننا ليس لدينا أي غياب أو تأخر عن المواعيد. |
Bu bileşimi seviyorum çünkü bana, ana vatanların tek bir yere kök salıp, sabit kalmasının gerekmediğini düşündürüyor. | TED | وأنا أحب هذا المزيج، لأنه يجعلني أظن أنّ الأوطان لا يجب أن تكون متأصّلة في مكان واحد. |
Seni seviyorum çünkü kim olduğunla ilgili mazeretler üretmiyorsun. | Open Subtitles | احبك لأنك لاتجعلين اتأسف بأنك كما انتِ |