sivri kayalar, derin vadiler, depremler. | Open Subtitles | وديان صخرية حادة جداً شروط الجاذبية متقلبة |
Kırmızı pelerinli, kuyruklu ve sivri kulaklı biri için tetikte olalım. | Open Subtitles | دعنا نبحث عن رجل يلبس رداء احمر مع ذيل وآذان مدبب.وعصى |
İnşallah omzundaki ağrı... sivri dişli bir canavar gibi seni çiğner ve kemirir. | Open Subtitles | أدعو الرب بأن يكون ألم كتفيك شديداً كأن وحشاً حاد الأسنان يقضمهما ويمضغهما |
Bu iyi haber çünkü eğer toparlak üçgenini sivri köşelerden keserseniz elinize geçen tam olarak beşgen olur. | TED | هذه أخبار رائعة، لأنك إن قطعت الحواف الحادة للفقاعة وهي على شكل مُثلث، ستحصل على مُضلع خُماسي. |
Kürk mantoları ve sivri şapkalarıyla şu şehir züppelerine bak. | Open Subtitles | انظروا إلى سكان المدن الاغبياء يرتدون معاطف فراء وقبعات مدببة |
Tebessümü ve sivri uçlu dişleri bana eski vampir filmlerini hatırlatmıştı. | Open Subtitles | ابتسامتها وأسنانها الصغيرة المدببة تذكرني بأفلام مصاصي الدماء القديمة |
sivri düğmeler ve muazzam özgüvenle bir cesedi öldüremeyeceğim de muhakkak. | Open Subtitles | فإنّي موقن من عجزي عن قتل سائرٍ بأزرار حادّة ونفحة ثقة. |
...ve karartma camlı araba veya kamyonetler veya soluk tenli, yamru yumru ve sivri dişli insanlar. | Open Subtitles | كسيارات أو شاحنات أو آناس شاحبون ذت أسنان حادة |
Beni bağla, sivri aletlerle tehdit et ama sonrasında beni serbest bırakma. | Open Subtitles | ربطتني, وأستعملت أدوات حادة, ولم تجعلني أذهب |
Bütün sorunlarını sivri objeler saplayarak çözmeye çalışıyor. | Open Subtitles | تحل مشكلاتها بواسطة طعن الأشياء بأدوات حادة |
Bana ailesini öldürenin bir ejderha olduğunu söyledi. Katil yeşil bir yağmurlukla sivri bir kapüşon takıyormuş. Çocuğa ejderha gibi görünmüş. | Open Subtitles | وأخبرتني أن والداها قتلهما تنين، اتضح أن المجرم كان يرتدي بذلة واقية من المطر بغطاء رأس مدبب |
Yani Artie sivri bir hançerle delinemez bir kap arıyor. | Open Subtitles | لذلك يبحث آرتي عن خنجر حاد و مدبب وحالة لا يمكن اختراقها |
Makas var. Oradaki bankta ucu sivri bir alet var. | Open Subtitles | أبحثى عن قطر أو شىء حاد لتقطعى عنى هذا الشىء |
Üzerinizde bana sokacağınız sivri bir cisim var mı? - Hayır. | Open Subtitles | نفسي به الصق ان يمكنني الذي حاد شيء لديك ليس عندك؟ |
Size saygım sonsuz ve sivri objelerden çok korkarım efendimiz ancak varoluşunuzun yegane sebebi onun ilahi büyüklüğü. | Open Subtitles | مع كل أحترامي وخوفي من الأشياء الحادة أنتَ موجود , سيدي فقط من أجل عظمتها |
Çünkü bu sivri köşeli eşyalarla burası resmen ölüm tuzağı gibi. | Open Subtitles | و ماذا عن أمان الطفل؟ بسبب كل الأسطح الحادة هنا هذا المكان مفخخ |
Onun planları daha çok seni sivri uçlu bir şeyle... öldürme yönünde. | Open Subtitles | كما تعلم، خططه تميل أكثر إلى أن يطعنك حتى الموت بعصا مدببة |
Şuraya bir bak! sivri kenarlı mobilyalarım var. | Open Subtitles | انظر إلى هذا المكان لدى أثاث ذو أطراف مدببة |
Bu hayvanlar yine takip edilmekteler sivri bir Polacanthus tarafından. | Open Subtitles | ويرافق هذه الحيوانات مرة أخرى البولكانتوس ذو الجوانب المدببة |
Bu uzun dikenler çok sivri ve nasıI kullanacağını bildiğinden eminim. | Open Subtitles | تلك الريشات الطويلة حادّة جداً وإنا متأكد تماماً من أنه يعرف كيف يستخدامها |
sivri kafalarınız trafik kontrolünü aptal bir kuş kadar bile anlamıyor! | Open Subtitles | لا توجد افكار في راسك المدبب للسيطرة على المرورِ |
Ama bir saniye bile sivri dilini sakınmadı. | Open Subtitles | لكنها لم توقف لسانها الحاد ولا لنقطة واحدة |
sivri akıllı, kanlı parayı halen elinde tutuyormuş! | Open Subtitles | العبقري ما زالَ كَانَ عِنْدَهُ ديّةُ القتيل عليه. |
Neden bu tür konuşmaları yaparken elimde sivri aletler olmak zorunda? | Open Subtitles | لم علي دائماً ان احظى بهذه المحادثات بأدوات حاده في يدي؟ |
- Hayır, sivri bir zımbırtı. - Bir sopa çok sivri olabilir! | Open Subtitles | لا، أحتاج شيئ حاذ جدا- العصا تبدوا حادة كفاية- |
İğne kadar sivri okları her an kırılıp etine bakabilir. | Open Subtitles | الأشواك الحادّة يمكن أن تُنزع بسهولة وتُغرَس في اللحم |
sivri kemerli, kaburgalı tonoz belki kemerli payanda. | Open Subtitles | مع اسهم مدببه وقبو مضلع ربما دعامه طافيه؟ |