Bizim kıyafetlerimizle sivrisinek ısırıkları bile sulu mango gibi görünür! | Open Subtitles | حتى لو كانتا بحجم عضّات البعوض ستبدوان مثل حبّات المانجو |
Bataklık sularından sivrisinek sürüleri çıkıyor ve güneş gülü hazır. | Open Subtitles | ينشأ البعوض بأعداد هائلة من مياه المستنقع وال سنديو جاهزة |
Başta, tüm sivrisinek türlerinin vücudun aynı bölümünden ısırmadığını gözlemledik. | TED | أولا، لاحظنا أن ليس كل أنواع البعوض تلدغ نفس الجزء من الجسم. |
Ve bu virüsü taşıyan bir sivrisinek tarafından ısırıldığınızı varsayalım. | TED | ودعنا نفترض أنك تعرضت للعض من قبل بعوضة حاملة للفيروس. |
Her şeyden önce, sıtmaya dirençli sivrisinek üretmenin çok zor olduğu anlaşılmıştı. | TED | لسبب واحد فقط، تبيّن أنه من الصعب جداً تخليق بعوضة مقاومة للملاريا. |
Birtakım deneyleri uyguladığımız Brezilya için bilgi vermek gerekirse, Brezilya hükümeti kendi sivrisinek fabrikalarını inşa etmişler, bizimkisinden fazlasıyla büyük ve biz Brezilya'da ölçekleme yapmak için burayı kullanacağız. | TED | وفي البرازيل حيث كنا نجري بعض التجارب، قامت الحكومة البرازيلية بنفسها ببناء مصنع بعوض خاص بالبرازيل وهو أكبر بكثير من مصنعنا، وسنستخدمه في عملية توسيع نطاق التجربة في البرازيل. |
Şimdi sivrisinek biyolojisinin bu projede bize gerçekten yardımı dokunacak iki özelliği var, bunlardan ilki şu, erkekler ısırmaz. | TED | هناك ملمحان في علم الأحياء الخاص بهذه البعوضة يقومان بمساعدتنا حقًا في هذا المشروع، وهما: أولًا، الذكور لا تعض. |
Ta ki aynı bizim gibi, bizim eşsiz bir kokumuzun olması gibi, sivrisinek larvalarının da oldukça eşsiz bir kokusu olduğunu keşfedene kadar. | TED | أنها مثلنا تماما، فكما لدينا رائحة مميزة فليرقات البعوض أيضا رائحة مميزة جدا. |
İnsanlık tarihinde, sivrisinek, diğer hayvanlardan daha çok insan öldürdü. | TED | لقد قتل البعوض بشر أكثر مما فعل أي مخلوق آخر في تاريخ الإنسان. |
Aslına bakılırsa, sivrisinek, büyük olasılıkla onların hepsinin topamından daha çok insan öldürdü. | TED | في الحقيقة، على الأرجح لو جمعت جميع هذه المخلوقات، ستجد أن البعوض قد قتل بشرًا أكثر منهم جميعًا. |
sivrisinek, savaşlardan ve vebadan daha fazla insan öldürdü. | TED | وكذلك قتل البعوض بشر أكثر مما فعلت الحروب والطاعون. |
Pekala, apaçık belli ki biz sivrisinek nüfusunu azaltacak etkili bir şey istiyoruz. | TED | من الواضح أن ما نحتاجه هو شيء فَعَّال في خفض عدد البعوض. |
İlki sıtmaya dirençli bir sivrisinek üretmenin zorluğuydu. | TED | أولاً، كان من الصعب تعديل جينات البعوض ليكون مضاداً للملاريا. |
sivrisinek ve meyve sineği gibi canlıları zapt etmenin hiçbir yolu yok. | TED | أشياء مثل البعوض وذباب الفاكهة، لا توجد، حرفياً، وسيلة لاحتوائها. |
Pislikte doğmuş bir sivrisinek, ancak hastalık yayar, aşk değil! | Open Subtitles | بعوضة تولد في القذارة يمكن ان تنشر المرض.. ليس الحب |
Çünkü dünya nüfusunun yarısı basit bir sivrisinek ısırığının yol açabileceği sıtma gibi ölümcül bir hastalığa yakalanma riski altında. | TED | لأن نصف عدد سكان العالم معرضون لخطر التعرض لمرض قاتل مثل الملاريا بلدغة بسيطة من بعوضة. |
Eğer bir erkek sivrisinek salarsanız ve etrafta dişi bir sivrisinek varsa, erkek dişi olanı bulacaktır. | TED | لو أطلقت بعوضة ذكرًا وكان هناك بعوضة أنثى في الجوار، فسيجد الذكر الأنثى. |
Bir diğer örnek, en sevdiğim böceklerden, olan sinek -bunlardan nefret etmeye bayılıyorum- ve şimdi bir culex pipiens (adi sivrisinek) 'in antenini görüyorsunuz. | TED | مثال آخر، واحده من الحشرات المفضلة لدي، أحب أن أكره هذه، إنها البعوضة، وأنتم ترون هوائي بعوض الكيوليكس. |
Hiç fark etmez. sivrisinek, aynı sivrisinek ve hastalık, aynı hastalıktır. Siz, risk altındasınız. | TED | هذا لا يهم حقًا. إنها نفس البعوضة وإنه نفس المرض. أنت في خطر. |
Biz değiliz, adamım. Tek başımızayız. Her sivrisinek kendi başına. | Open Subtitles | على عكسنا يا رجل، نحن نعيش بمفردنا كل ناموسة تعتمد على نفسها |
Çapsız düşündüğün için oluyor bunlar, sivrisinek. Ufacık sinek beynin var. | Open Subtitles | " هذا لأن أفقك ضيق " موسكيتو لديك عقل بعوضة صغير |
Dostum, şuna bir baksana. Yarasa mı yoksa sivrisinek ısırığı mı? | Open Subtitles | يا صاح انظر الى هذا , هل هذه عضة خفاش أم عضة بعوضه ؟ |
Usta bütün filmlerinde bir omzundan mermiyi yer, sonra da sanki sivrisinek ısırmış gibi sallanırdı. | Open Subtitles | بالفعل , الممثل الذي يتلقى الضربات في كتفه في كل افلامه , ومن ثم يقوم بالنهوض كأن الضربة كانت لسعة باعوضة |
İlk kez sivrisinek savarla karşılaşmış gibi geri çekilelim. | Open Subtitles | تصرفوا كأنكم خائفين مثلما فعلنا حين رأينا السلحفاة وطاردات الباعوض |
sivrisinek hatunların sivrisineklerle işi olmaz. | Open Subtitles | فتيات الناموس لا يردن الإرتباط بذكور الناموس |
Birazcık ısırdım ve dedim ki ağzım domuzu ısıran sivrisinek gibi doldu. | Open Subtitles | قضمة أخرى و سأفعل, بحق الجحيم, حقنت كبعوضة تمتص دم خنزير |
¢İ Çıldırtır beni sivrisinek, tereyağlı tost ile... ¢İ | Open Subtitles | إنّني مهوس بالبعوض* *على قطعة من الخبز الطازج |