Ancak zemin seviyesinde plaza adeta siyah bir cam kafes gibi. | TED | ولكن على المستوى الأرضي، تعطي الساحة شعور أنها سجن زجاجي أسود. |
Bir süre sonra, siyah bir adam, Harry Fleming beni gördü. | Open Subtitles | و بعد فترة على يد رجل أسود حتى رأني هاري فليمنج |
Lütfen beni affedin, siyah bir adam olarak, kutlama için, Obamanin seçilmesi olağanüstü bir işaretti aslında iyilğin yıllıdır, | TED | اسمحوا لي كرجل اسود بالاحتفال ان انتخاب اوباما هو اشارة غير عادية على ان الامر هو هنا سنة الاصلاح |
Siyah birtakım giymiş siyah bir kıravat takmıştı. | Open Subtitles | كان يرتدي بذلة غامقة اللون و ربطة عنق سوداء |
Federal Plaza'dan sadece birkaç blok ötede bulunan siyah bir jip. | Open Subtitles | عربة رياضية سوداء مركونة على بعد شارعين من 26 المبنى الفيدرالي |
Geldiler, siyah camlı, siyah bir minibüsle bizi aldılar, o gün maske takıyorlardı. | TED | جاءوا ووضعونا في سيارة سوداء ذات زجاج أسود. وكانوا يرتدون أقنعة على وجوههم ذلك اليوم. |
Doktor, beyaz ceketinde siyah bir kol bandıyla evimize geldi. | Open Subtitles | جــاء الطبيب إلى منزلنـا وهـو يرتـدي عـُصـابة ذراع سوداء على معطفه الأبيض |
15 saniye içinde siyah bir "Jeep" park alanı girişinden gelecek. | Open Subtitles | في 15 ثانية هناك سيارة جيب سوداء من مدخل ساحة السيارات |
Bunun siyah bir insanın ruh haline yaptığı etkiyi düşün. | Open Subtitles | فكر بشأن التأثير على روح هذا الشخص الأسود عن إمكانياتهم |
Bebeğimle sadece bir hafta Zaman geçirmiştim ki siyah bir duman gördüm. | Open Subtitles | لقد كان الطفل في صحبتي لمدة أسبوع فقط. عندما رأيت دخاناً أسوداً. |
Derdin ne dostum- siyah bir adam cip kullanamaz mı? | Open Subtitles | يا رجل، مالخطب؟ لا يستطيع رجلاً أسود أن يمتلك جيب؟ |
Brixton'dan siyah bir adam, ve Hampstead Heath'dan beyaz bir kadınla ilgili. | Open Subtitles | إنه عن رجل أسود جميل من بريكستون ومرأة بيضاء من هامستيد هيث |
Ama güneyli bir beyaza, aynı cinsten iki kişinin... yani bir Yahudi'yle sevişen siyah bir adamın öyküsünü anlatan... kitabım sorun yaratır mı diye... sorma! | Open Subtitles | لكن لا تأتي و تسأل رجل أبيض من الشمال هل كتابك الذي عن رجل أسود يقام علاقة جنسية مع رجل عبري من نفس جنسه مشكلة |
Babam ayrıca bu ülkede siyah bir başkan olmayacağını söylüyor, asla. | Open Subtitles | ابى يقول ايضاً انه لن يكون هناك رئيس اسود للبلاد ابداً |
Ne istiyorsun bebeğinizi isim yok siyah bir kişi sonra? | Open Subtitles | ماذا ؟ لا تريد تسمية ابنك بإسم شخص اسود ؟ |
Mefisto'ya siyah bir kravat alacağım. | Open Subtitles | سأشتري لـ مافيستو ربطة عنق سوداء |
Yalan söylüyor. Aslında siyah bir kravata ihtiyacı var. | Open Subtitles | صاحبك يكذب إنّه يحتاج لربطة عنق سوداء |
Mandalla siyah bir iç eteği astığında buluşmaya hazır olduğumu anlayacaklar. | Open Subtitles | عندما تُعلقي الثوب الأسود الخاص بِكِ حينها سيعرفون موعد إستعدادي للقائهم |
Efendim, siyah bir aygır edindim, bir de "Z" yazdım... | Open Subtitles | "z" سيدى, حصلت على الحصان الأسود ونحتّ |
Ve sen de vaizden daha şık siyah bir takım giyersin. | Open Subtitles | و أنت تكون ببدلة سوداء جديدة ، أجمل من هندام الواعظ نفسه |
Dikkali Lionel genç siyah bir kızı hamile bırakır. | Open Subtitles | ليونيل الحذر جعل من امرأة سوداء البشرة تحمل بولده |
Adamımız geri geldi, üçüncü kez... ve bu sefer elinde küçük siyah bir çantası var. | Open Subtitles | لقد عاد مجدّداً، للمرّة الثالثة ومعه الآن حقيبة سوداء صغيرة |