| Chuck soruyu sordu, ben de bunu herkesle paylaşmak istedim. | Open Subtitles | (تشاك) طرح السؤال وأنا أردت مشاركة هذا مع الجميع |
| Chuck soruyu sordu ve ben de bunu herkesle paylaşmak istedim. | Open Subtitles | لم نعتقد اننا سنراها مجدداً (تشاك) طرح السؤال |
| Hayır, hayır, yanlış soruyu sordu. | Open Subtitles | لا، لا ... فلقد سألت سؤال ليس في محلّه |
| -Hayır. Hayır. Yanlış soruyu sordu. | Open Subtitles | لا، لا ... فلقد سألت سؤال ليس في محلّه |
| İlginç, rektör Seibert de aynı soruyu sordu. | Open Subtitles | هذا غريب، الرئيس سيبيرت سألني السؤال نفسه بالضبط |
| İlginç, rektör Seibert de aynı soruyu sordu. - Nasıl sonuçlandı? | Open Subtitles | هذا غريب، الرئيس سيبيرت سألني السؤال نفسه بالضبط |
| Oradan başka bir küçük odaya gönderildim ve orada çok hoş bir hanım, evdeki hayatım hakkında her türlü soruyu sordu. | TED | من هناك، تم ارسالي إلى غرفة صغيرة مع سيدة لطيفة حقاً والتي سألتني أسئلة متنوعة عن حياتي في المنزل. |
| "Culver City'de ne var?" diyerek olası cevabını bildiği soruyu sordu. | Open Subtitles | "إذن ماذا يوجد في كالفر سيتي؟" سأل السائل وهو متيقن من الإجابة الوحيدة المحتملة |
| Ancak Veronica çok uzun zamandan bu yana bana sorulan en ilginç soruyu sordu. | TED | ومع ذلك سألتني فيرونيكا ربما السؤال الأكثر إلحاحًا الذي وجّه إليّ منذ فترة طويلة |
| "Culver City'de ne var?" diyerek olası cevabını bildiği soruyu sordu. | Open Subtitles | "إذن ماذا يوجد في كالفر سيتي؟" سأل السائل وهو متيقن من الإجابة الوحيدة المحتملة |