Bir gün zamanım olduğunda benimde gerçekten sosyal bir hayatım olacak. | Open Subtitles | يوماً ما، عندما يتوافر الوقت أودّ أن تكون لي حياة اجتماعية |
Ön yargılarınızı yıkmanız ve gerçekçi olmanız için sosyal bir deney uygulayacağım. | Open Subtitles | خاصة أنني ابتكرت تجربة اجتماعية جديدة كي تُسقط جدرانكم، كي تكون حقيقية. |
Tabii bu hep böyle değildi. Bir zamanlar çok sosyal bir ırktık. | Open Subtitles | بالطبع لم يكن الوضع هكذا دائماَ، كنا في مامضي من عرقاَ اجتماعي |
Benim gibi sosyologlar ırkın sosyal bir yapı olduğunu uzun uzun açıkladı. | TED | أوضح علماء الاجتماع مثلي طويلاً أن العرق هو بناء اجتماعي. |
Müzikal bir durumdan çok sosyal bir durum. | TED | إنها تعد حدثاً إجتماعياً أكثر منه موسيقياً. |
Sanırım anlamaya çalışacağımız ilk şey ayrımcılığın sosyal bir yapı olduğudur. | TED | حسناً، أعتقد أن أول شيء يمكننا أن نحاول فعله هو فهم أن التمييز هو بناء إجتماعي. |
Diğer bazılarınız bunun grubu birbirine bağlamak için kullanılan sosyal bir rolü olduğunu düşünür. | TED | يرى آخرون أن له دورا اجتماعيا أكثر، وهو يستخدم لتوطيد الصلات بين المجموعة. |
Okuldan ya da sosyal bir etkinlikten alınan son kişi olmak. | Open Subtitles | أن أكون آخر شخص أن يتم أخذه من المدرسة , أو حفلات الأجتماعية |
sosyal bir ağı sanaldan gerçeğe çevirdiler ve aslında 21. yüzyılı yeniden başlattılar. | TED | والناس حولوا شبكة اجتماعية من شيء افتراضي الى شيء فعلي وهكذا أعادوا تشغيل القرن الحادي والعشرين. |
Karşı karşıya olduğumuz teknik bir seçim değil. sosyal bir seçim. | TED | لسنا نواجه خيارا تقنيا هنا، إنها قضية اجتماعية. |
Ama ben ölümü biyolojik olarak değil de sosyal bir süreç olarak deneyimlemekte derinden dönüştürücü bir şey görüyorum | TED | ولكنني أرى شيئا عميقا متحولا في تجربة الموت كعملية اجتماعية و ليست مجرد عملية بيولوجية. |
Ama ben tasarımı Amsterdam gibi bir yerde aramaya başladım ve fark ettim ki, tasarımın birinci misyonu sosyal bir amaca hizmet etmek. Ve bu sebeple ben de bu bisiklete bir tasarım bisikleti olarak bakmıyorum, | TED | لكنني ابتدأت البحث عن تصميم في مكان كأمستردام وأدركت، تعلمون، العمل الأول للتصميم أن تعد هدف اجتماعي |
Bir beyefendi bir hanımefendiyi sosyal bir etkinliğin ortasında pat diye bıraktığında o hanımı aşağılar ve arkadaşlarının alay konusu haline getirir. | Open Subtitles | عندما يقوم سيد نبيل بترك سيدة في وسط حدث اجتماعي يهين السيدة ويجعلها أضحوكة لرفاقها |
sosyal bir duruma girdiğimde genelde çok gergin ve heyecanlı oluyorum. | Open Subtitles | عندما أكون في موقف اجتماعي أشعر عادة أني عصبي جداً و قلق خاصة عندما أكون بين الناس |
sosyal bir bilinçleri olduğu için onları suçlayamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك إلقاء اللوم عليهم لامتلاكهم ضميراً إجتماعياً |
Bu muhtemelen birçok çıkartma kazandırır çünkü bu fazlasıyla sosyal bir şey, değil mi? | Open Subtitles | لكن ربما سيساوي ذلك الكثير من الملصقات لأن سيكون ذلك إجتماعياً للغاية ، أليس كذلك ؟ |
Kurbanların hepsi kaçırıldıkları gece sosyal bir ortamdaymış. | Open Subtitles | كل من الضحايا كان في تواجد إجتماعي في ليلة إختطافه |
Burada sosyal bir sistem var. | Open Subtitles | لديك نظام إجتماعي هنا. شخص لا يقص أظافره. |
Sen kimin daha sosyal bir hayatı olduğunu emin olmak için bir sevgili istiyorsun tanrım mesela... | Open Subtitles | تريد صديقا اجتماعيا و يتسكع مع الثقة, ومتطور تحبه الآلهة مثله |
Ama o zamanlar, orası sadece sosyal bir klüptü. | Open Subtitles | لكن في تلك الفترة كان ناديا اجتماعيا أكثر |
Genlerin sosyal bir hayatı olmalı. | Open Subtitles | الشخص اليافع يجب أن يكون لديّه نوع ما من الحياة الأجتماعية |
Bu adam, bunun sosyal bir ziyaret olmadığını bilecek kadar zeki. | Open Subtitles | هذا الرجل ذكي ما يكفي ليعرف أن هذه ليست زيارة إجتماعية. |
Profesyonel futbol bir iştir Maggie... sosyal bir dernek değil! | Open Subtitles | احتراف كرة القدم ماهو الا مهنة. و ليس نادى اجتماعى |
- O gece sosyal bir etkinlik varmış. | Open Subtitles | -كان ثمّة حفل جمع تبرّعات في تلكَ الليلة . |