Cagliostro soyu burada sona eriyor. Öl, Clarisse! | Open Subtitles | سلالة الكالجيسترو ستنتهي ,هنا موتي ياكلاريس |
Zor bir hayat, ama erkeğin soyu varlığını sürdürecekse o halde yavruların geleceği her şeyden önce gelir. | Open Subtitles | إنها حياة صعبة، لكن لو تعيّن بقاء سلالة الذكر فإن مستقبل الجراء يأتي في المقام الأوّل. |
Bak, bu bizi endişelendiriyor çünkü bir değil iki İspanyol gribi soyu bırakılmış burada. | Open Subtitles | اسمع ،هذا يعنينا ليس لأنه توجد سلالة واحدة ، ولكن اثنتان من الفلونزا الإسبانية قد تم إطلاقهما هنا |
Onları kral yapmak için. Banquo krallarının soyu için. | Open Subtitles | لأجعل منهم ملوكاً ذرية بانكو ملوكاً |
Gunhwapyeong bu hain kraliyet ailesinden herkesi öldürüyor, soyu bitiriyor. | Open Subtitles | جونهوابيونغ ذلك الخائن يقتل كل شخص من العائلة المالكة ، يقطع النسب |
Sonunda kralın soyu bitebilecek. | Open Subtitles | الآن، بإمكان سلالة العائلة الحاكمة أن تنتهي أخيراً هنا. |
Kralın soyu gibi çabucak akan bir dere bir anın ve kederin | Open Subtitles | مثل سلالة الملوك تيار يتدفّق بسرعة شديدة من الذاكريات والأحزان |
Ama çok çok şanslı birkaçı toprak zemine düşecek ve bu hayatta kalan canlılardan bütün adanın soyu devam edebilir. | Open Subtitles | و لكن قلة محظوظة جداً جداً سوف تهبط على أرض صلبة و من هؤلاء الناجين, سلالة كاملة سوف تولد |
Üzülme. Sadece özel bir soyu alıyorlar. Sen baban gibi değilsin. | Open Subtitles | لا تقلقي فالأمر يتطلب سلالة خاصه , وأنت لست كوالدك |
zayıf soyu olan biri bile usta bir büyücü olabilir diyor. | Open Subtitles | بعبارة أخرى، يمكن لشخص ينحدر من سلالة حديثة للسحر أن يصبح ساحرًا من الطراز الأول |
Han soyu hakkında bir kitap raporu yazmam gerekiyor. | Open Subtitles | أود أن أكتب تقريراً عن سلالة الهان الهان: |
Sergi odasında, Han soyu hakkındaki yazıyı okuyordu. | Open Subtitles | كانت في غرفة المعرض، تقرأ عن سلالة الهان |
Binlerce yıl önce soyu tükenmiş bir uzaylı ırk tarafından yapılmış. | Open Subtitles | تم صناعته منذ ألاف السنين من قبل سلالة فضائيين معروف أنها إنقرضت الآن. |
Banquo'nun soyu hüküm sürecek mi? - Başka bir şey sorma. | Open Subtitles | هل ستحكم ذرية بانكو هذا البلد؟ |
Eşim vahiyle belli olduğunda soyu aktardık. | Open Subtitles | وعندما تم اكتشاف صاحبي نقلنا النسب |
soyu tükenmekte olan türlerin devamı için bir iyiliğiniz dokunmuş olacak. | Open Subtitles | ولكن لمعلوماتكم، أنه لأجل قضية صالحة وهي حماية الحيوانات المنقرضة |
Aynı virüsün iki soyu... farklı iki yöne hareket ediyor. | Open Subtitles | سلالتان من نفس الفيروس تنتشر في إتجاهين مختلفين |
1900'lü yıllarda, hangi kaplumbağa türünü soyu tükenmekten onlar kurtarmıştır? | Open Subtitles | في بدايات القرن الحالي, ماهي أنواع السلاحف التي قاموا بإنقاذها من الإنقراض |
Pete lütfen, Horace ve Pete soyu saçmalıklarına girme Game of Thrones'ta değiliz. | Open Subtitles | -بيتي ، رجاءً لاتبدأ معي الهراء عن هذا هذا نسل بيتي وهوراس هذه ليست "لعبة العروش"ِ |
Aslında, o kadar nadir ki, geçen sene soyu tükenenler listesinde tehdit altında olan türlere dahil oldu. | TED | في الحقيقة، هو نادر لدرجة أنه صُنّف العام الماضي كنوع مهدد ضمن قائمة الأنواع المهددة بالانقراض. |
Bir kökeni öldürmek koskaca bir düşman soyu yok ediyorsun. | Open Subtitles | إن قتل مصّاص دماء أصليّ يمحو سلسلة كاملة من الوجود. |
Akbabalar en fazla soyu tehlike altındaki kuş türü. | TED | والنسور من أنواع الطيور المعرضة لخطر الانقراض. |
Hükümet, bu genetikleriyle oynanmış somonları vahşi somonlarla bir tutmak istiyor ki... ki vahşi somonları soyu tükenenler listesinden çıkarabilsinler. | Open Subtitles | ان الحكومة تحاول ان تعد هذه الفصيلة من السالمون مثل البرية حتى يمكنهم رفع السالمون من لائحة الانواع المهددة |
Ve çevre sadece ağaçlar ve kuşlar ve soyu tehlikedeki türler olmaktan birbirimize nasıl davrandığımıza doğru değişti. | TED | فتغير مفهوم البيئة من مجرد التطرق للأشجار و الطيور و الأصناف المهدّدة بالإنقراض إلى كيفية معاملتنا لبعضنا البعض. |
Ve bundan sonra da Spinoza' nın soyu tükenmiş oldu. | TED | ثم مات، وليس هناك الكثير من السبينوزا، انقرضوا. |
Hayata dönen soyu tükenmiş bir hayvanın hakkı yoktur. | Open Subtitles | ولا الحيوان المنقرض الذي أعيد للحياة يملك أية حقوق. |