Annelik suçluluğu en iyi yaptığım şeydir... hiçbir kardeşin üzerinde işe yaradığından değil. | Open Subtitles | الذنب الأمومي هو أفضل ما يمكنني فعله و لكنه لم يفلح مع أشقائك |
Demek istediğim, katı Müslüman yetiştirmesi ile yeteri miktarda Yahudi suçluluğu. | Open Subtitles | أعني ، مع تربية المُسلمون الصارمة والجرعة الصحية من الذنب اليهودي |
..suçluluğu, korkusu. | Open Subtitles | شعور بالخجل من الأمر كله ، الذنب ، الخوف |
Savcılık, üzerinde parmak izleri olan silahı bulamadıkça davalının suçluluğu ispatlanamaz. | Open Subtitles | مالم يجد الإدعاء السلاح ببصمات أصابع المتهم عليها، المتهم لا يمكن أن تثبت إدانته. |
Ki Ho Sang bulunup suçluluğu ispatlanana kadar hiç bir varsayımda bulunma ve çalışmaya devam et. | Open Subtitles | لا تفترض أي شيء حتى يتم العثور على هو كي سانج من قبل الشرطة وتثبت إدانته وحاول العثور على الحقائق الثابتة. |
Martini suçluluğu. | Open Subtitles | لماذا أنت بهذا اللطف؟ أشعر بالذنب لأجل المارتيني |
Beyaz suçluluğu bana burada bir iş sahibi olduğumu unutturamaz. | Open Subtitles | هل عقدة ذنب البيض هذه سجعلني أنسى أني أدير عمل هنا؟ |
Ve bütün bu suçluluğu, tüm utancı bir adama yıkmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | ونحن نحاول التخلص من كل ذلك الذنب والخزي بإلقائه على عاتق رجل واحد |
Söylüyorum işte size, her zaman derdi ki, "suçluluğu beyaz adama bırakın. | Open Subtitles | أنا اخبرك كان دائماً ما يقول : " اترك الذنب للرجل الأبيض |
Duyduğunuz suçluluğu tahmin edebiliyorum Bay Panofsky ama bunun kızım Clara'nın intihara ilk teşebbüsü olmadığını bilin. | Open Subtitles | يمكنني التصوّر يا سيد بانوفسكي الذنب الذي تحمله لكن عليك ان تعرف ان كلارا انها ليست المحاولة الأولى لها في الانتحار |
Seni uzaklaştırdığı için duyduğu suçluluğu mezara götürmek istemiyor. | Open Subtitles | إنه لا يريد حمل هذا الذنب معه في مماته بأنه قد ابعدك |
Bir annenin " bir şeyler yapmalıydın" diye duyduğu suçluluğu. | Open Subtitles | إنه الذنب الذي يعذبك بأنك تعلم أنه كان بإمكانك فعل شيء |
Yedi uzun seneden sonra çocuğumuzun ormanda öldüğünü bilmenin suçluluğu ile yaşadım ilk nefesini alamadan ilk gün doğumunu göremeden annesinin kalp atışını duyamadan... ..babasını gözlerine bakamadan gitmesinin suçluluğu. | Open Subtitles | طوال سبع سنوات عشت مع الذنب بتركي لابني الذي لم يولد مع الموتى فى هذه الغابة |
Ama dün gece o suçluluğu veya boş biri olduğumu hissetmedim. | Open Subtitles | لكن الليلة الماضية، انا .. ا لم اشعر بهذا الذنب او انني كنت مضيعة لكل شيء |
Sistem, bir kişinin suçluluğu kanıtlanana kadar masum olduğunu söyler. | Open Subtitles | يقول نظامنا أن الشخص بريء إلى أن تثبت إدانته |
Bir kamu avukatı olarak, suçluluğu ispatlanana kadar, masum olduğuna inanırım. | Open Subtitles | كa مدافع عامّ، أَعتقدُ هيكَانتْبريئةَ حتى تثبت إدانته. لانجستون: |
suçluluğu kanıtlanıncaya kadar masum. Değil mi? | Open Subtitles | هو بريء حتّى تثبت إدانته صحيح؟ |
Broşürü oku, dostum. Buna sağ kalanların suçluluğu diyorlar. | Open Subtitles | ،بينما أنتظر الموت، اقرأ المنشور إنه شعور الناجي بالذنب |
Ben ile aranızda geçenler hakkında hissettiğin suçluluğu kendi vicdanında hallet. | Open Subtitles | اى شعور بالذنب عنك انت وبن اعتبرى نفسك بريئه |
Aradığın kati o değil. Eğer olsaydı her yerinden suçluluğu görünürdü. | Open Subtitles | إنّه ليس القاتل، لو كان القاتل فكان سيعتريه الشعور بالذنب. |
Survivor suçluluğu. | Open Subtitles | " عقدة ذنب برنامج " سفرفايفر |
Doğru yoldan saparak duydukları suçluluğu ve öfkelerini... suç bile sayılmayan bir şey için, ot içtiğin için sana yöneltiyorlar. | Open Subtitles | الإغراء الذي يقود للإنحراف بتوجيه اللوم والذنب تجاهك أنت لما يسمونه جريمة على ما ليس جريمة وهو تدخين الحشيشة |