Demek sadece zanlı değildi. Öldürmüştü. suçluydu. | Open Subtitles | إذاً لم يكن متهماً وحسب بل قتله , كان مذنباً |
6 yaşımdayken bizi terk etti. Küçük çapta bir suçluydu. | Open Subtitles | أُلقي القبض عليه وأنا في السادسة، كان مجرم صغير |
Önemli değil. O zaman suçluydu ve bu adam takip ediliyor. O adam tanık mı? | Open Subtitles | لايهم, إذاً هو مذنب, والشخص الذي تتعقبونه هو شاهد في القضية؟ |
Benim kendi görüşüm, yukarıda belirtilen gerçeklerin doğrulanması koşuluyla sanık şüphesiz suçluydu. | Open Subtitles | في رؤيتي الشخصية، بالضرورة، هي لو ان الحقائق السالفة كانت قابلة للإثبات لكان المتهم بلا شك مذنبا |
Tamam, eğer seni rahatlatacaksa, yasadışı işler yapan bir suçluydu o. | Open Subtitles | سأقول هذا لتشعر افضل، لقد كان مجرماً ومشتركاً في نشاط اجرامي |
Onlar suçluydu, hiçbir şey onları cezalandırmama engel olamazdı, özellikle de sen. | Open Subtitles | إنهم مجرمين ولا شيء سيوقفني من معاقبتهم خاصة أنت |
Herkesin kafasında Ashley suçluydu. Gerçekler çok da önemli değildi. | Open Subtitles | وفي ذهن الجميع آشلي كأنت مذنبة الحقيقة لم تهمهم |
Her şeyin sözünü verebilirdi ama sonuçta bir suçluydu, hâlâ suçlu gerçi. | Open Subtitles | ،بوسعه أن يقطع ما شاء من وعود .لكنه مجرم، وما يزال مجرمًا |
Epps suçluydu. Başından beri suçluydu. | Open Subtitles | إبس كان مذنباً لقد كان دائماً و أبداً مذنباً |
Ben size ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Yani, adam suçluydu. | Open Subtitles | لا أعرف ما أقوله لكِ لقد كان الرجل مذنباً |
Ben size ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Yani, adam suçluydu. | Open Subtitles | لا أعرف ما أقوله لكِ لقد كان الرجل مذنباً |
Bir bağımlı ve suçluydu, fakat sadece 18'indeydi. | Open Subtitles | كان مجرم و مدمن لكن سنه كان 18 عاماً فقط |
Bir bağımlı ve suçluydu, fakat sadece 18'indeydi. | Open Subtitles | كان مجرم و مدمن لكن سنه كان 18 عاماً فقط |
İkisi de bu maçta yer aldıkları için suçluydu. | Open Subtitles | ولكن أعلن انه مجرم بعد أن شارك في المباراة |
Sanık, birinci dereceden seksi olmasıyla suçluydu. | Open Subtitles | ولكن ذلك المدعى عليه كان مذنب بسبب البدء في الجنس |
Mahkeme huzurunda sunduğum kanıt kabul edilmedi ama suçluydu. | Open Subtitles | كنت طرفاً فى الادلة التى لم تٌقبل أمام المحكمة لكنه كان مذنب |
Küstah, fevkalade zeki ve saf olmaktan ve görevden alınmanın verdiği aşağılık duygusuyla baş edememekten dolayı suçluydu. | Open Subtitles | وكان مذنبا بالغطرسة ورائعة وبالسذاجة. عدم القدرة على التعامل مع الذل من طرده. |
Daha iyi hissetmeni sağlayacaksa, o bir suçluydu devam eden bir suç girişimine bulaşmış. | Open Subtitles | سأقول هذا لتشعر افضل، لقد كان مجرماً ومشتركاً في نشاط اجرامي |
Yüksek suç oranı olan bir bölge ve kurbanlar da suçluydu. | Open Subtitles | انها منطقة ترتفع فيها معدلات الجريمة والضحايا كانوا مجرمين. |
Bazıları suçluydu. | Open Subtitles | قامت بإعدام 659 مُجرماً ، بعضهم مُذنب |
Wyatt Stevens tutuklandı çünkü Wyatt Stevens suçluydu. | Open Subtitles | وايتستيفنزأُعتقل لأن وايت ستيفنز كان مُذنباً |
Hayır. O suçluydu. | Open Subtitles | كلا لقد كان مذنباَ |
Ama müvekkillerim şeytan gibi suçluydu. | Open Subtitles | لكن موكلوني كانوا مذنبون بما في الكلمة من معنى |
FBI Chris'i vurdu çünkü o bir suçluydu. | Open Subtitles | ضَربَ مكتب التحقيقات الفدرالي كرس لأنه كَانَ مذنبَ. |