Susuz beyinde artan antidiüretik hormonun aksine, aşırı nemli beyin, suyu kana karıştırmak için yavaşlar, ya da durabilir. | TED | عندما يصل الجفاف الى الدماغ يفرز هرمون منع ادرار البول كثرة المياه قد تبطئ عمل الدماغ او توقفه مفرزاً |
Charlie, bırak onu. Git biraz su al. Belki Susuz kalmışsındır. | Open Subtitles | تشارلى, أتركه, اذهب و خذ بعض الماء, ربما أنت مصاب بالجفاف |
Bir saat içinde 15 kilometre içindeki her yer bu kuraklıkta Susuz kalacak. | Open Subtitles | بعد ساعة، كل شخص على مقربة بعشرة أميال من هنا، سيكون بدون مياه في جفاف كهذا |
Susuz ve bitkin bir halde annesinin izini takip ediyor, ancak ters yöne doğru. | Open Subtitles | عطشان و متعب، يواصل الصغير السير خلف خطوات أمه، و لكن في الاتجاه الخاطئ |
O Susuz kalırsa ölebilir. Havuz tamir edilebilecek gibi değil. | Open Subtitles | كل ما أعلمه أنه سيموت لو بقى جافاً لفترة طويلة ، الحوض غير قابل للإصلاح |
Bütün gün, güneşin altında, Susuz nasıl yürüyebiliyor bu adam, hayret ediyorum. | Open Subtitles | ما يحيرنى هو كيف يمكنه التحرك طوال النهار تحت الشمس بدون ماء |
Fakat bu civcivler... bir gün daha Susuz kalamaz. | Open Subtitles | ,الرِئَال,من ناحية ثانية لن تقدر البقاء على قيد الحياة أكثر من يوم واحد دون ماء |
Gezegenimizde su hiç bitmeyebilir fakat bireylerin Susuz kalmaması için bitmek zorunda da değil. | TED | قد لا ينفد كوكبنا من الماء، لكن ذلك لا يمنع أن يعاني الأفراد من العطش. |
Belki biraz Susuz kalmış olabilir, ama o öyle seviyor. | Open Subtitles | ربما جافة قليلا لكن هكذا هو يحبهن |
Defolun! Bu insanlar Susuz kalmış, görmüyor musun? Biraz su ver onlara, lanet olası. | Open Subtitles | ألا ترى بأنّ هؤلاء الناس عطشى أعطهم بعض الماء |
- Muhtemelen Susuz kaldın da ondan. - Ne yapayım peki Jim? | Open Subtitles | يبدو انك تعرضت للجفاف - مالذي تريد مني فعله , جيم ؟ |
Bekar olsaydım, bir yabancının çekyatında Susuz ve simle kaplı halde sızmış olurdum. | Open Subtitles | إذا كنت عازبة، لكنت مررت بشخص آسيوي غريب يعاني من الجفاف ومغطى بالبريق |
Ertesi gün doktorun ofisine gittiğimizde eşim bebeğimize hemen mama verdi çünkü oldukça Susuz kalmıştı. | TED | عندما ذهبنا إلى مكتب الطبيبة في اليوم التالي، أعطته وصفة طبية فوراً؛ لأنه كان يعاني من القليل من الجفاف. |
Hiç değilse su için. Susuz kalırsanız yere yıkılırsınız. | Open Subtitles | على الأقل تناول بعض الماء إذا أصابك الجفاف ستسقط |
İshal yüzünden besin eksikliği çekerler ve vücutları Susuz kalır. | TED | إنهم يفتقرون إلى المواد المغذية ، والاسهال يصيبهم بالجفاف. |
Molalarda bir şeyler içmelisin. Susuz kalmanı istemem. | Open Subtitles | من الأفضل أن تشرب بالاستراحة لا أريدك أن تصاب بالجفاف |
Doktor Susuz kaldığımı söyledi ve hamile olduğumu. | Open Subtitles | الطبيب قال أنني اعاني من جفاف شديد وأني حامل |
Susuz Perşembe'ye kesinlikle gelmelisiniz. | Open Subtitles | لأنك يجب أن تأتي تماما إلى الخميس عطشان. |
Biraz Susuz kaldığı için aklını kaçırmış. | Open Subtitles | كان جافاً قليلاً فحسب و فاقد لعقله |
Susuz üç ya da dört gün yaşayabilirsin. Ben yiyecekten bahsediyorum. | Open Subtitles | يمكنك الحياة لثلاثة أو أربعة أيام بدون ماء إنى أتحدث عن الطعام |
İkinci gün. Hâlâ çalışıyorum, fakat Susuz kaldığımdan hafiften başım dönmeye başlıyor. | Open Subtitles | اليوم الثاني، لا زلت اعمل، ولكن من دون ماء كي تصبح رأسي خفيفة. |
Hey, hey, hey, hey, hey, hey. Efendi gibi davranmazsanız Susuz kalırsınız. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | أنتم , تصرفوا بتهذب أنتم لن تموتون من العطش |
Susuz ve kansız kalmışsın. | Open Subtitles | أنت جافة بشدة , ولديك فقر فى الدم |
Ama şimdi tüm Susuz göçmenlerle birlikte bu kum denizinde... bir mavilik bulmaları gerekiyor. | Open Subtitles | الى أوروبا, لكن الان, عطشى ومثلهم مهاجرين غيرهم, بحاجه للعثور على بقعه زرقاء في هذا الرمل البحري. |
Ernest, çok Susuz kaldık. | Open Subtitles | إيرنست نحن مصابين للجفاف حتى يمكننا أن نصل إلي هناك |
Susuz kalmadığından emin ol. | Open Subtitles | حسناً، إشرب بعض الماء تأكد من البقاء رطباً |
Ebedi Mümin Kutsal Bakiremiz, senin Susuz öksüzler için endişelenmeni sağlamaya çalıştığı sürece hiçbir şey yapamayız. | Open Subtitles | لكننا لا نستطيع عمل ذلك طالما تلك السيدة موجودة وأن تقلق بشأن اليتامى العطشى |
Bazılarımız Susuz ve barlar da beş dakikadır açık. | Open Subtitles | بعضنا عطش والحانة مفتوحة منذ خمسة دقائق |
Zor durumda olan, aç veya Susuz bir canlı varsa onu karşımıza çıkar. | Open Subtitles | إن كان يوجد أي مخلوق مسكين جائع أو ظمآن أرسله بطريقنا |