Bir paket taşıyabilecek kadar büyük. Kitap boyutunda herhangi bir şey. | Open Subtitles | انها كبيره بما يكفى لحمل مغلف بحجم , نقول , كتاب بدون ان نراه |
Bir geçidi alıp dünyadaki herhangi bir yere taşıyabilecek kadar. | Open Subtitles | كبيره بما فيه الكفايه لحمل بوابة النجوم ونقلها لأى مكان فى العالم |
Artı, sinyali taşıyabilecek çapta bir bant genişliğine sahip. | Open Subtitles | هذا اخر مكان ممكن أن يفكر فيه أي شخص كما أن لديه مدى كبير لحمل الاشارة |
Çocuğu gerçekten taşıyabilecek olan biriyle bunu yapmaya. | Open Subtitles | مع الواحدة التى بالواقع ستحمل الطفل |
Artık bunu Tanrı'nın oğlunu taşıyabilecek biriyle denemenin vakti geldi. | Open Subtitles | مع الواحدة التى بالواقع ستحمل ابن الرب |
Şimdi bütün ihtiyacım olan ağırlığımı taşıyabilecek bir askıydı. | Open Subtitles | كل ما احتجته بعد هذا كان معلاقاً قوياً بما يكفي لحمل وزني البالغ 200 رطل |
İçeri girmek için gereken bütün aletleri taşıyabilecek kadar büyük bir çantayla? | Open Subtitles | كبيرة بما يكفي لحمل الأدوات التي يحتاجها لإقتحام المكان |
Onu taşıyabilecek büyüklükteki tüm araçları durdurmamız gerekiyor. | Open Subtitles | نحتاج إلى أن نوقف الشاحنات الكبيرة كفاية لحمل ذلك الصنوق |
Bu gemide 2,237 insan var ve yalnızca 700 kişiyi taşıyabilecek indirme gemisi var. | Open Subtitles | هناك 2.237 شخص على هذه السفينة ولا يوجد سفن سنقل كافية إلا لحمل 700 فقط. |
Yedi oğlan doğurdum ve hepsini de çok seviyorum ama yolda olanı, taşıyabilecek gücüm olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | سبعة ابناء أنجبتُ، وإنني أحبهم جميعاً، لكني لا أظن إنني أملك القوة لحمل هذا الطفل. |
Onun kutularını taşıyabilecek kadar güçlüydüm. | Open Subtitles | لحمل صناديقها |
Bunların hepsini taşıyabilecek misin? | Open Subtitles | أتظن أنك ستحمل كل هذا؟ |