Veya balonlarla beni şaşırtmanı veya bilmiyorum, tabuttan falan fırlamanı. | Open Subtitles | أو أن تفاجئني ببالونات أو تقفز من تابوت, لا أعلم |
Bir saniye bile uyuyamadım. 45 derece eğik diye mi.. ..yoksa bu yastığın tabuttan geldiğini söylediğin için mi bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم إن كان السبب هو ميَلان جسدي بـ 45 درجة أو لأنك إعترفت لي أن هذه الوسادة كانت في تابوت |
Sanki tabuttan fırlamışım gibi. | Open Subtitles | مثل أنا فقط إنتصبتُ خارج a تابوت. |
Azami bir çaba gerektirdi beni nihayet o ucuz küçük tabuttan çıkarmak! | Open Subtitles | لقد تطلب أقصى الجهد عندها تمكنت من الخروج من ذلك الكفن |
Cesedi bekleyen yaşlı Fain kardeş benim tabuttan kalktığımı görünce. | Open Subtitles | والذي كان يعتني بالجسد اذ رآني أخرج من الكفن |
Chubby'nin tabuttan fırlayıp, giden insanları öldürecek hali yok. | Open Subtitles | هذه ليست عادة تشابي سيقفز حارجا من تابوته وسيقتل الناس إذا حاولوا الرحيل |
Duyduğuma göre Finn sonunda o şiddet bağımlısı kardeşin Klaus'un onu içinde taşıdığı tabuttan kurtulmuş. | Open Subtitles | سمعتُ أن (فين) تحرر أخيراً من تابوته الذي ما برح أخوك الحانق (كلاوس) ينقله فيه. |
Peki, Bay Hoy, eğer siz kelle avcısı değilseniz, o zaman bu tabuttan çıkıp, şova gelmekle riske atıldınız. | Open Subtitles | حسناً يا سيد "هوي"، إذا لم تكن تعمل لصالح منظمة الحماية، فإن مغادرتك التابوت الخاص بك والمجيء إلى الحفل كان مجازفة فظيعة. |
tabuttan bahsediyoruz, yine de çok ağırdır. | Open Subtitles | - إنه تابوت و هو ذو وزن ثقيل - |
Bay Phillips, tabuttan kendi başına çıkacak değil. | Open Subtitles | سيد " فيلبس " لن أقفز إلى هذا الكفن لوحدي |
Peki, Bay Hoy, eğer siz kelle avcısı değilseniz, o zaman bu tabuttan çıkıp, şova gelmekle riske atıldınız. | Open Subtitles | حسناً يا سيد "هوي"، إذا لم تكن تعمل لصالح منظمة الحماية، فإن مغادرتك التابوت الخاص بك والمجيء إلى الحفل كان مجازفة فظيعة. |