Oradaki üçüncü yılımda, çocuk kaçırmaktan içeri atılmış bir mahkumun hazırladığı çilekli kremanın tadına baktıktan sonra kendimden geçtim. | Open Subtitles | لكن في سنتي الثالثة هناك صدمت تقريبا حتى الموت بعد أن تذوق حلوى الشليك التي صنعت من قبل المختطفة |
Bizimle içmeye tenezzül etmiyorsunuz ama kılıcımızın tadına bakmak istiyorsunuz. | Open Subtitles | أنت لن تُفضل الشرب معنا وليس حتى تفضل طعم سيوفنا |
Parmaklarımın ucundan tuzlu suyun tadına bakmıştım. | Open Subtitles | وبعدها تذوقت المياه المالح من على أصابعي |
Ben çaydan bahsediyorum. - O da öyle. Önce tadına bakın. | Open Subtitles | أنا أتحدث عن الشاى ــ وهذا أيضا جيد تذوقه فى البداية |
Günlük içki içiyoruz. Köydeki bazı güzellerin de tadına bakalım mı? | Open Subtitles | نذوق مشروب كحولي يوميا مذاق بعض حسناء القرية؟ |
Yeni bardak mı istesem, yoksa dün gece soktuğun amın tadına mı baksam? | Open Subtitles | ماذا أفعل أطلب كأسا جديده أم أتذوق قذارتك؟ |
Yani onun gerçek kupa olup olmadığının tadına bakabileceğini mi düşünüyorsun. | Open Subtitles | لذا فكرت أنك ستتمكن من التذوق إن كان ذلك هو الكأس الحقيقي |
En son tadına baktığımda, öyle değildin. | Open Subtitles | حسنا، لا يبدو الأمر هكذا بالنسبة لي، في آخر مرة تذوقته. |
Benim deneyimlerime göre, insanca mümkün olanın en ucunda hayatın tadına bakmakta bağımlılık yapan bir şey var. | TED | في تجربتي، كان هناك إدمان على تذوق طعم الحياة في الحافة التي بالكاد يصل إليها الإنسان. |
Çünkü çilekli almış olsaydım sen de bendeki çikolatalı olanın tadına bakamazdın. | Open Subtitles | لإني لو قمت بذلك فلن تكوني قادرة على تذوق شوكلاي |
Patron ona göz kulak oluyor, al... Istakozun tadına. | Open Subtitles | الرئيس يراقبه, هيا تذوق بعضا من هذا الكركند |
Heriften parayı kopardığın zaman paranın tadına bakacağıma emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | فقط تأكد أن أحصل على طعم ذلك النقد عندما تمزق الرجل. |
Bu fırsatın yükselmesi sadece hayatta kalmanı sağlamayacak hala gerçek tatların tadına varabilirsin. | Open Subtitles | ارتفاع لهذه المناسبة، ليس فقط سوف أعيش، ولكن قد بعد طعم المسرات الحقيقية. |
Beyaz erişteye hiç dokunmamışsın. Azıcık tadına baksan, olmaz mı? | Open Subtitles | ،مؤسف أن يُهدر طبق المعكرونة هلا تذوقت قليلا منه؟ |
Hadi. Üzerinde çalıştığım bir şey. Bir tadına bak. | Open Subtitles | هيا, إنه شيئاً انا أعمل عليه, فقط تذوقه. |
Hepsi bu. Sadece biraz tadına bakmalıyım. | Open Subtitles | أنا فقط أريد, أنا فقط أريد مذاق ضئيل منها |
Daha önce hiçbirini tadına bakmadım. Bu yüzden tadının iyi ya da kötü olduğunu söyleyemem. | Open Subtitles | أنا لم أتذوق أبداً أحدها بنفسي ولذلك لا يمكنني حقاً أن أخبركِ إن كانت جيدة أم لا |
Yemeklerin bir tadına bakarsınız, beğenirseniz yer ayırtırsınız. | Open Subtitles | سنقوم بالترتيب من أجل التذوق وإذا أعجبكم ، فهو لكم |
Seninkinin bir tadına bakmamın bir mahsuru var mı? | Open Subtitles | مذاقه .. مذاقه جيد هل تمانع لو تذوقته ؟ |
Kanın seni güçlü kılıyor olmalı. tadına bakmalıyım. | Open Subtitles | لا بدّ أن دمك يجعلك قوياً، وأودّ أن أتذوقه |
İçkimin tadına bakar, sigaramdan nefes çekerdi. | Open Subtitles | كانت معتادة ان تأخذ رشفة من شرابى و أنفاسا من سيجارتى |
Tamam, romun tadına bakacağım; ama sen de benim viskimi denemelisin. | Open Subtitles | انا ساتذوق نبيذك ولكن يجب عليك ان تجرب شرابي |
Buradan küçük bir parça gönderelim, bu küçük parçayı da buraya -- bence öğle yemeğinde yemeden önce kendim de tadına bakmalıyım. | TED | وسوف اعطي هنا هذه القطعة وسوف اعطي لهنا هذه القطعة واريد ان اتذوق انا بنفسي ايضا هذا الخبز .. قبل الغداء |
Size şu anda gösterdiğim serginin farklı bölümleri, biraz tadına bakmanız için. | TED | و كما ترون فأنا أعرض لكم عدة مقاطع من العرض الآن، فقط لأعطيكم فكرة عن مذاقها |
Bu gece, bütün bu şarapların tadına bakacağız, ve onları harika peynirlerle biraraya getireceğiz. | Open Subtitles | مثل الليلة سوف نتذوق انواع كثيرة من الخمر نخلطهم بمساعده خبير الاطعمة |
Non, mon ami. (Hayır, dostum) Bu Poirot'nun damak tadına uygun değil. | Open Subtitles | واسمه رياضى وسط ملعب كبير, هذا ليس ذوق بوارو |