Bunu, gelecekte krallığın tahtında hakkı olmadan, hak talep edebilecek kişileri engellemek için yapıyorum. | Open Subtitles | ونقوم بهذا لحماية المملكة من المطالبين العرش بالمستقبل |
Ünvanın sana ülkemizin tahtında hak iddia etme şansı veriyor, ama insanlar, ünvanların peşinden gitmezler, cesaretin peşinden giderler. | Open Subtitles | لقبك يمنحك زعامة أسكتلندا العرش لكن الناس لا تتبع الألقاب. إنهم يتبعون الشجاعة. |
Üç bin yıl önce medeniyet Nil nehrinin kıyılarında gelişmeye başlıyordu. Bazı köleler, bu örnekte İbrani çobanlar, muhtemelen keçi boku gibi kokarak tahtında, yükseklerde oturan Firavun'a bir beyanda bulundular "Biz, siz majesteleri ile eşitiz." | TED | منذ ثلاثة آلاف سنة نشأت الحضارة على ضفاف النيل وبعض العبيد وهم رعاة يهود في هذه الحالة وريحتهم قبيحة مثل براز الأغنام أعلنو للفرعون وهو يجلس على عرشه: نحن يا صاحب الجلالة على نفس المستوى مثلك. |
Sen olmasaydın, yaşayan en kötü zorba hala tahtında oturuyor olurdu. - Öyle mi? | Open Subtitles | مندونكَ,لكانأعظم طاغيةشريرشهدهالعالم، لازال حيّاً على عرشه. |
Benim atalarım, büyük bir ülkenin tahtında otururken seninkiler hala yerlerde sürünüp, böceklerle besleniyordu | Open Subtitles | لقد اعتلى أجدادى عرش بلد عظيم بينما كان أجدادك يزحفون على أيديهم و ركبتيهم ليأكلوا الحشرات و الديدان |
Gökyüzünden bakıp da tahtında kimin oturduğunu görebiliyor musun? | Open Subtitles | هلا نظرت من سماء مجدك لترى من يجلس على عرشك ؟ |
ABD sıkıyönetim altında, sen bir yerlerdeki Hamptons tahtında köylülerin pasta yemesine izin vereceksin yani? | Open Subtitles | أن تكون الولايات المتحدة تحت الأحكام العرفية و أنتِ تجلسين على العرش في مكان ما تاركة الفلاحين يأكلون الكعكة؟ |
Rezil olacak kendi vatandaşları tarafından tahtından inmeye zorlanacak ve sonrasında da senin tahtında söz sahibi olamayacak. | Open Subtitles | سيتم أذلالها, وتقتلع من قبل شعبها عن العرش ولن تعود قادره على الوصول لعرشكِ. |
İngiliz tahtında hak iddia etmek için meşru tarafım var, dahası Elizabeth'in destekçileri bile Elizabeth'in geride olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | ولدي حق شرعي في العرش الأنجليزي بعدها وحتى داعمي اليزابيث أقروا بذلك. |
İngiliz tahtında bir Katolik'in hasretini çekenlere sırtını dönmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | ستخذلين كل من يتوقى لأن يرى كاثوليكي على العرش الأنجليزي. |
"Eski şeyler gelip geçerken o tahtında oturup dedi ki bakın, her şeyi yeniledim." | Open Subtitles | لأن الأمور الأولى قد مضت وقال الجالس على العرش ها أنا أصنع كل شيء جديدًا |
Yani tahtında oturan babalık bütün oyunu belirliyor peki biz burada neyiz? | Open Subtitles | إذن فالأمر برمته مرهون بإرادته على عرشه بينما نحن هنا بالأسفل من أجل ماذا؟ |
Şeytanın karanlık tahtında oturduğu mahşer yerini mi gözlüyorsun? | Open Subtitles | أرض الهرج والمرج، حيث جلس إبليس على عرشه المظلم؟ |
Ama ben burada onun tahtında oturup onun imkânlarından faydalanıyorum. | Open Subtitles | حسنا ها انا هنا اجلس على عرشه بين اثاثه ومتعه الفاخرة |
Ben onu tahtında düşünmeyi tercih ediyorum lordum. | Open Subtitles | أفضل التفكير بالملك وهو على عرشه يا سيدي |
Şeytanı Altından Sarayı'ndaki tahtında otururken gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيتُ الشيطان يجلس على عرشه في قصره الذهبي. |
Babasının tahtında oturuyorum, ihanet edip öldürdüğün babanın. | Open Subtitles | أجلس على عرش والدها، والد كنت خيانة وقتلت. |
Alexander'ı Darius'un tahtında oturur durumdaki, şu manzarayı görecek kadar uzun yaşayamayan Yunanlar için ağlıyorum. | Open Subtitles | -انا ابكى كل هؤلاء اليونانيين الذين لم يعيشوا كفاية -لرؤية هذا الاسكندر على عرش داريوس |
Sezar, olabildiğince çabuk, Mısır'ın tahtında beni yalnız bırakmalısınız. | Open Subtitles | -ايها القيصر ,يجب عليك وضعى فى اقرب وقت على عرش مصر وحدى |
Ve uyurdun tahtında, huzur içinde. | Open Subtitles | وتنامين هادئة على عرشك المرمرى |
Neden tahtında milletle tokalaşmada değilsin? | Open Subtitles | لما لست على عرشك تصافح الايدي؟ |
- Kraliçe yine tahtında. | Open Subtitles | وعادت الملكة للجلوس على عرشها. |