Biz de bu tarlaların nerede olabileceğine dair bir model yaptık. | TED | بعد ذلك، بنينا نموذج يشرح الأماكن المتوقعة لهذه الحقول. |
Oh tarlaların Tanrıçası Bu mütevazı koloniyi senden önce buraya getirdim. | Open Subtitles | ...يا آلهة الحقول لقد جلبت لك هذه المستعمرة الصغيرة ...لتمثل أمامك |
Oh tarlaların Tanrıçası Bu mütevazı koloniyi senden önce buraya getirdim. | Open Subtitles | ...يا آلهة الحقول لقد جلبت لك هذه المستعمرة الصغيرة ...لتمثل أمامك |
Bu yüzden, onu bataklığın içine gömecek bir yer bulmak için tarlaların içine doğru kaçtım. | Open Subtitles | فهربت عبر الحقول وإلى المستنقع كي أبحث عن مكان ما، لأدفنه |
tarlaların kardeşleri etrafımızda bu asla olmaz diyenler vardı. | Open Subtitles | ,الأخوة والأخوات من الحقول كل من حولنا هنا ممن قالوا أن هذا لا يمكن أن يحدث |
Şu duvarın, tarlaların ötesini de gör. | Open Subtitles | أنظر لما وراء هذا الجدار، وما وراء هذه الحقول |
Ancak Avustralya'nın uçsuz bucaksız buğday kuşağında başka bir fare kumlu tarlaların kenarlarında kazdığı yuvalarda yaşarken bu bolluktan faydalanır. | Open Subtitles | لكن فى مزارع القمح الواسعه فى أستراليا هناك فـأر مختلف يستفيد من هذه الوفرة المعروضة من الغذاء وهو يحفر ملاجئه على طول حافة الحقول الرملية |
Miaolar tarlalarını ekime hazırlarken kırlangıçlar yuvalarını onarmak için çamur toplayıp yeni sürülmüş tarlaların arasındaki böcekleri kovalıyorlar. | Open Subtitles | بينما يستعد أهالي "المياو" لزراعة الأرز الطيور البالعة تجمع الطين لبناء أعشاشها و تلاحق الحشرات عبر الحقول المحروثة |
Pekâlâ, beni dinle. tarlaların içine doğru koşmanı istiyorum. Hayır anne olmaz. | Open Subtitles | أنصت إليّ، أريدك أن تجري إلى الحقول. |
Onlar da dedi ki: "Evet, seni oraya götürebiliriz. Ama içeri giremezsin. Çünkü orası tarlaların bereket döngülerini sağlamak için her yıl kurbanlar verdiğimiz kutsal sunak." | TED | فقالوا : "حسنا ، يمكننا أخذك هناك ، ولكن لا يمكنك الدخول لأن هذا هو المذبح المقدس ، حيث نقوم بتقديم القرابين كل عام للحفاظ على تلك الدورات السنوية للخصوبة في الحقول ". |
Karga uçar tarlaların üstünde | Open Subtitles | الغربان تطير فوق الحقول |
Şu tarlaların çarprazında yaşıyorum. | Open Subtitles | أسكن خلف تلك الحقول |
Saatler önce tarlaların içine girmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | لقد ممرنا أمام الحقول لساعات |
Kabil'e ilk geldiğimde tarlaların yakılmasından ve Şeyh Hakam gibi adamlara para akışının kesilmesinden bahsediliyordu. | Open Subtitles | عندما وصلت لـ(كابول) كان هناك حديث عن حرق الحقول وقطع مصدر المال من الرجال مثل الشيخ (حكام) |
tarlaların önemli olduğunu öğrendiler. | Open Subtitles | تعلموا أن الحقول كانت مهمة |
Rüzgar, tarlaların arasından ılıkça eser. | Open Subtitles | الريا ح الدافئة في الحقول... |
tarlaların ve ağaçların üstünde uçtular. | Open Subtitles | - فوق الحقول والغابات يطيرون . |
- Ragnor'ın evi şu tarlaların ilerisinde. | Open Subtitles | منزل (راجنور) يمر فقط عبر هذه الحقول |