Neyse ne! Bu şeyin cinsiyeti hakkında tartışmayacağım. | Open Subtitles | لا أهتم لهذا، لن أتجادل معك بشأن جنس هذا الشيء. |
Bana isim takmanın bir yararı yok Susan, çünkü seninle tartışmayacağım. | Open Subtitles | "لا فائدة من ذلك يا "سـوزان لأننى لن أتجادل معكِ بعد الآن |
Bunu tartışmayacağım. O film çocuklar için uygun değil. | Open Subtitles | لن أناقش هذا الموضوع , الأفلام . ليست مناسبة للأطفال |
Her zaman her şey için söylediğin şu: "Onu tartışmayacağım" | Open Subtitles | هذا ما تقولينه دائماً لكل شيء لن أناقش ذلك |
Sizinle tartışmayacağım, efendim. | Open Subtitles | إننى لن أجادلك يا سيدى لكن ما الذى يجعلك تظن |
Seninle tartışmayacağım ya da seni ikna etmeye çalışmayacağım biliyorum, artık bitti, farkındayım. | Open Subtitles | لا أريد أن أجادل أو أحاول إقناعك أعلم أن علاقتنا انتهت أعرف هذا |
Bak, Paige, bunun hakkında seninle tartışmayacağım. | Open Subtitles | أنظري بايج .. لن أتشاجر معك حول هذا |
Burada oturup, seninle bu konuyu tartışmayacağım. | Open Subtitles | سوف لا اجلس هنا و اتجادل معكم |
- Seninle tartışmayacağım. | Open Subtitles | لن أتجادل معك بشأن ضرب الناس لك |
Sizinle tartışmayacağım. Gider misiniz, lütfen? | Open Subtitles | لن أتجادل معك, أيُمكنك الرحيل, من فضلك؟ |
Tamam, tamam. Seninle tartışmayacağım. | Open Subtitles | حسناً, حسناً أنا لن أتجادل معك |
Bu soruşturmanın detayları hakkında tartışmayacağım bu nedenle sormayın. | Open Subtitles | لن أناقش تفاصيل هذا التحقيق لذلك لا تزعجوا أنفسكم بالسؤال |
Bu soruşturmanın detayları hakkında tartışmayacağım. Bu nedenle sormayın. | Open Subtitles | لن أناقش تفاصيل هذا التحقيق لذلك لا تزعجوا أنفسكم بالسؤال |
Artık tartışmayacağım. | Open Subtitles | اضطررت لفعل شيء لكنني لم اعرف ما يجب فعله لن أناقش الامر بعد الان |
Seninle tartışmayacağım. 80 binin tamamını istiyoruz. | Open Subtitles | لن أجادلك يا جيري ، لن أجادلك ، نريد الآن مبلغ 80 الف دولار كاملاً |
Alt-üst kararı vermenin yararlarını sizinle tartışmayacağım başkomiserim. | Open Subtitles | لن أجادلك في تحديد أهليّة تسلسل إتخاذ القرار معك أيّها القائد |
Kültürlü biri olarak seninle tartışmayacağım. | Open Subtitles | شخص راقي وهام وبهذه المكانه لا أستطيع أن أجادل معك |
Kızgınım. Ama yine de seninle tartışmayacağım. Seni değiştirmeye çalışmaktan vazgeçtim. | Open Subtitles | مازلت لن أتشاجر معك أحاول تغييرك |
tartışmayacağım... | Open Subtitles | لا اريد ان اتجادل |
Seninle bunu tartışmayacağım. | Open Subtitles | لن أتناقش أمور التلاعب بدلالات الألفاظ معكِ. |
Bak tıpta kadın mı, yoksa siyah mı olmanın daha zor olduğu konusunda seninle tartışmayacağım. | Open Subtitles | لن اجادل عن كونك إمرأه أو أسود و مدي صعوبته |
Daha önce de söyledim, zam konusunda tartışmayacağım. | Open Subtitles | I told you before, I won't discuss a pay rise. لقد قلت لكِ من قبل .. انا لن اناقش مسأله زياده الراتب |
Hayır, şu anda bunu tartışmayacağım, anladın mı? | Open Subtitles | كلا، إسمعي، لن أجادلكِ في هذا الآن، أتفهمين؟ |
- tartışmayacağım. | Open Subtitles | - أنا لا يجادل. |
Tamam, ben, Colville hakkında tartışmayacağım. | Open Subtitles | حسنًا، أنا... أنا لن أُناقش بشأن (كولفيل). |
Seninle makyaj konusunda tartışmayacağım. | Open Subtitles | بعدم موافقتك على اختياره أن يكون مابين الجنسين. لن أخوض في هذا معك بسبب مكياج، |
Ağabeyinle tartışmayacağım Marie-Jeanne. Ne dersin? | Open Subtitles | لن أعارض أخيكِ يا (ماري جاين) فما قولكِ؟ |
Jay, daha fazla tartışmayacağım, başka da bir şey söylemiyorum. | Open Subtitles | لن أجادلكَ يا (جاي) لن أقول شيئاً إفعل ما شئت |