ويكيبيديا

    "tehdit eden" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • يهدد
        
    • يهددني
        
    • يهددها
        
    • مهددة
        
    • يُهدد
        
    • قام بتهديد
        
    • تهدّد
        
    • الذي هدّدَ
        
    • الذي إستُعمل لتهديد
        
    • الذين هدّدوا
        
    • يهدّد
        
    • يهددك
        
    • يهددن
        
    • يهددون
        
    • يقوم بتهديدك
        
    diğer yanda, derin bir ataerkilliğin hakim olduğu bir toplum ve erkek-kadın önceliğini tehdit eden herhangi bir şeyi reddediyor. TED من جهة أخرى، يعتبر مجتمعا بنظام أبوي صارم. يرفض أي شيء قد يهدد النظام المتبع بين الذكر والأنثى.
    Beni gizli gizli tehdit eden çok insan tanımıyorum. Open Subtitles أنا لاأعرف الكثير ممن يهددني خلف نبات الغار
    Kızımın onu mahvetmekle tehdit eden bir adamla evlenmesini istemiyorum. Open Subtitles ! لا أريد أن تتزوج ابنتي رجلاً يهددها بتدمير سمعتها
    Öyle olduğunu söylemedim zaten hayatını tehdit eden bir yara aldın ama güçlüsün, sağlıklısın. Open Subtitles انتي لا تزيفين أي شيء لقد مررتي بإصابة مهددة للحياة لكنك قوية صحيه
    Heba demişken ekonomilerimizi tehdit eden ilginç bir paradoksa değinmeme izin verin. TED للحديث عن الضياع، إسمحوا لي أن أشير إلى المفارقة المثيرة للإهتمام هذا هو الذي يُهدد إقتصادنا حاليًا.
    Bir polisi kendi silahıyla tehdit eden bir adam nasıl serbest bırakılabilir? Open Subtitles لقد قام بتهديد شرطي بسلاح فى العلن كيف ستقوم بتحريره من هذه التهمة؟
    Şimdi bu emsâlsiz gezegeni tehdit eden yeni bir güç var. Open Subtitles هناك الآن قوّة جديدة تهدّد هذا الكوكب الفريد.
    Niles'ı tehdit eden. Open Subtitles الواحد الذي هدّدَ نيلز.
    Brooks'u tehdit eden numarayı araştırdım. Open Subtitles إذاً، أخبرني (تيري) بالرقم الذي إستُعمل لتهديد (بروكس).
    Eğer gitmezsem beni öldürmekle tehdit eden aynı insanlar. Open Subtitles الناس أنفسهم الذين هدّدوا لقتلي إذا أنا لم أمش معه.
    İçeride siz yardımı kabul etmediğiniz için masum insanları tehdit eden bir adam var. Open Subtitles هناك رجل يهدّد ناس أبرياء لأنكِ رفضت مساعدة إبنه
    Etnosferin bütünlüğünü tehdit eden değişim veya teknoloji değil. Bunu yapan güç. Egemenliğin sert yüzüdür. TED إنه ليس التغيير أو التكنولوجيا الذي يهدد سلامة المحيط العرقي. أنها القوة الوجه الفظ للسيطرة
    Bir gün, muhtemelen de yakın, hepimizi birdeb tehdit eden bir virüse sahip olacağız. TED ويوما ما, ربما قريبا, سيظهر فيروس يهدد حياتنا جميعا.
    Beni silahlarla tehdit eden biri olmayacak. Open Subtitles و طلاب الجامعة المدللين لا أحد يهددني بالسلاح
    Beni tehdit eden sen misin? Open Subtitles الشخص الذي كان يهددني هو انت؟
    Az evvel onu ölümle tehdit eden bir adam gördüm, kız onun için buraya geldi. Open Subtitles لقد شاهدت رجلاً يهددها بالقتل لكي تأتي لهنا فلا تتحدث معي عن الموافقة
    Geriye dönen yetişkinler o kadar toklardır ki zorlukla yürüyebilmektedirler ama şu anda onları tehdit eden yırtıcı bir hayvan olmadığı için acele etmeseler de olur. Open Subtitles تكون الحيوانات البالغة العائدة للمستعمرة معبئة بالطعام لدرجة أنها بالكاد تستطيع المشي لكن , ومع عدم وجود مفترس يهددها الآن
    Öylece gelip ve beni hackleyip işimi herhangi bir şekilde tehdit eden bir şirket varsa kolayca satın alırım. Open Subtitles لذا إذا كانت هناك اي شركة أخرى تستعرض بأختراقها لي مهددة عملي بأي شكل
    Şimdi ise birisi Dr. Evan'ın siparişini değiştirdi, bu da onun hayatını tehdit eden alerjisini tetikledi. Open Subtitles (الآن عبث شخص مع طلب د. (ايفانز مما جعل حياته مهددة بسبب الحساسية
    Her birimizi tehdit eden ve yaklaşan bir tehkileye karşı sizi uyarmak zorundayım. Open Subtitles يجب أن أحذركم من الخطر القادم الذى يُهدد كل واحد مننا
    DiNozzo, o semtte Korelileri ya da yabancı denizci eşlerini tehdit eden biri var mı öğren. Open Subtitles (دينوزو), أريد أن أعرف عن كل شخص في المنطقة قام بتهديد الكوريين, زوجات البحارة الأجانب أو النساء
    Hepimizin bir gün önce kurtarılmış olması gerekiyordu en çok güvendiğimiz kişi aniden, hayatını tehdit eden bir hastalığa yakalandı... Open Subtitles يصاب الشخص الذي نعتمد عليه بحالة تهدّد حياته فجأةً
    Niles'ı tehdit eden. Open Subtitles الواحد الذي هدّدَ نيلز.
    Çocuğun sesi, Brooks'u tehdit eden sesle eşleşmedi. Open Subtitles مرحباً. لا يطابق صوت الفتى الصوت الذي إستُعمل لتهديد (بروكس).
    Hayır, yalnızca oğullarının ölümünün formlarda neden bahsedilmediğini sorduğumda beni kovmakla tehdit eden avukatlarıyla görüştüm. Open Subtitles لا، فقط محاميهم، الذين هدّدوا بطردي عندما سألت عن سبب وفاة ابنهما لم أتمكن من الكشف بأى شكل من الأشكال
    Hiç doğal kaynak yok, mühim bir ekonomik bağımız yok, ulusal güvenliğimizi tehdit eden hiçbir şey yok. Open Subtitles ليس هناك مصادر طبيعية ولا روابط اقتصادية كبيرة و لا شيء يهدّد أمننا القومي
    Seni tehdit eden o zavallı çimerayı infaz ettim. Open Subtitles لقد قمت بإعدام الوهم المسكين الذي كان يهددك
    Karımı tehdit eden striptizciler listemde yok. Open Subtitles المتعريـات اللواتـي يهددن زوجتـي لسن في قائمتـي
    Ayrıca kentimizin güvenliğini... ve refahını tehdit eden kanunsuz adamları... doğru yola sokması için güç... ve senin adına onları cezalandırması için... yargılama kudreti... ihsan eyle. Open Subtitles امنحه القوه ايضا ليقدم الرجال الفوضيين للعداله الذين يهددون الامان
    Londra'ya niye geri taşınıyorsun? Seni tehdit eden birisi mi var Hope? Üzgünüm, doktor. Open Subtitles و سبب عودتك مرة آخرى الى لندن هل هناك شخص ما يقوم بتهديدك يا هوب ؟ المعذرة يا دكتورة لقد تأخرنا بعض الشيء

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد