Bunun tek anlamı olabilir; o da evliliğimizi bitirip başkasına yönelmek. | Open Subtitles | وهذا فقط يعني أنه يريد أنهاء زواجنا ، وأختيار شخص جديد. |
- Oh, lütfen, bunun tek anlamı | Open Subtitles | - أرجوك, هذا فقط يعني |
Bu grupların tek anlamı vatandaşların polise ayak bağı olmasıdır. | Open Subtitles | هذه المجموعاتِ تعني فقط المواطنون الذين يَقِفونَ في طريق الشرطةِ. |
Bu grupların tek anlamı vatandaşların polise ayak bağı olmasıdır. | Open Subtitles | هذه المجموعاتِ تعني فقط المواطنون الذين يَقِفونَ في طريق الشرطةِ. |
Bunun tek anlamı, gönüllü ortaklık yaptıklarıdır. | Open Subtitles | هذا لا يعني سوى الرغبة بالتعاون. |
Urgalların burada olmasının tek anlamı var; kralın adamları çok uzakta değil. | Open Subtitles | جنودالارقولس هنا وهذا يعني فقط ان رجال الملك ليسوا ببعيدين خلفهم |
Bunun tek anlamı, bebeğin bazı organları organları vücudun dışında. | Open Subtitles | كل ما يعنيه هذا أن أعضاء البعض منهن سينمو في كيس خارج أجسادهن |
Bunun tek anlamı var. | Open Subtitles | هذا لا يعني سوى أمر واحد |
Çığlığın tek anlamı komşularımızı çekiştiriyorduk. | Open Subtitles | الصراخ يعني فقط أننا كنا نثرثر حول الجيران |
- bunun tek anlamı olabilir... | Open Subtitles | - ... . هذا يمكن أن يعني فقط |
Turistler! Senin için buzulun tek anlamı gerçekten bu öyle mi? | Open Subtitles | السياح، هذا كل ما يعنيه لك الجبل الجليدي، أليس كذلك؟ |
Organları vücudunun dışında mı büyüyor? "tek anlamı" bu mu? | Open Subtitles | أعضائها تمنو خارج جسمها ؟ أهذا " كل ما يعنيه هذا " ؟ |