Tek bildiğim şey, ...yarın, ya da ertesi gün, ...buradan gideceğiniz. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو غدا أو بعد غد أنتم سوف تغادرون |
Tek bildiğim şey 20,000 kölenin benimle birlikte bu küçük kilisede yaşadığı gerçeği. | Open Subtitles | كل ما أعرفه 20 ألف من الرقيق عاشوا معي في هذه الكنيسة الصغيرة |
Tek bildiğim şey, bu şarkıyı ilk kez dinlediğimde kıpırdayamaz olduğum. | Open Subtitles | كل ما أعرفه اول مرة سمعت هذه الأغنيه لم أستطيع التحرك |
Tek bildiğim şey ise, buradan çıkmak için ilahi bir dokunuş beklemeyeceğim. | Open Subtitles | كل ما أعلمه هو إنني لا أجلس للإنتظار من أجل تدخل السماء لتخرجنا من هنا. |
Nasıl yapılır bilmiyorum. Sen ve kardeşinin olmadığı zamanlardan beri polisim. Tek bildiğim şey bu. | Open Subtitles | أجهل السبب، إلّا أنّي شرطيّ منذ قبل مولدك أنت وأختك، وهذا كلّ ما أعلمه. |
Tek bildiğim şey, ilişkiler çok zorlu olabiliyor. | Open Subtitles | كلّ ما أعرفه هو أنّ العلاقات صعبة |
Tek bildiğim şey sana âşık olduğum. Gerisini ne yapacaksın? | Open Subtitles | كل ما اعرفه, هو انك انت من وقعت فى حبها ماذا يهم ان اعرف اكثر |
Bu adamlar hakkında Tek bildiğim şey ilaçlar hakkında mükemmel bilgi sahibi oldukları. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أعرفه عن هؤلاء هو أن لديهم فهم فريد من نوعه للطب |
Tek bildiğim şey camın kırılması ve kolumun kesilmesi. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو كسر نافذة وحصلت على قطع من الزجاج المتطاير. |
Tek bildiğim şey şu, sizinle çalıştığımı bir tek kardeşim biliyor. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أن الوحيد الذي يعلم أنني أعمل معكم هي أختي |
Tek bildiğim şey ortada donmuş bir ceset olduğu ve tanığınızın tutar tarafı olmadığı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أن لدي جثة مجمدة ولا عذر غياب لديكم |
Tek bildiğim şey ortada donmuş bir ceset olduğu ve tanığınızın tutar tarafı olmadığı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أن لدي جثة مجمدة ولا عذر غياب لديكم |
Tek bildiğim şey küçük mükemmel hanım olmadığım. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنني لست الآنسة التي تحب كل شيء مثالي |
Tek bildiğim şey, burada,.. ...mekandaki en güzel kızlardan birisinin karşısında oturuyor olmam. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أني جالس هنا أمام واحدة من أجمل الفتيات في هذا المكان |
Tek bildiğim şey anne; bekar, varlıklı bir doktor olduğu ve bir sebepten oğlucuğuna verecek parası yok. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أمي، أنه طبيب عازب ثري، و الآن ،لسببٍ ما لا يوجد مال من أجل ولدك الصغير |
Tek bildiğim şey buraya gelmenin Spencer'ı korkutmuş olması. | Open Subtitles | كل ما أعلمه أن سبنسر مرعوبة جدًا لكونك هنا |
O gece neler olduğunu bilmiyorum. Tek bildiğim şey, hiçbir kanıtının olmadığı. | Open Subtitles | لا أعلم عما حصل تلك الليله، كل ما أعلمه أن ليس لديكِ إثبات! |
Tek bildiğim şey, döndüğümde, başka bir adam olduğum." | Open Subtitles | كلّ ما أعلمه, إنّه منذُ أن عدت كان يجب عليّ أن أصبح شخصًا آخر". |
Tek bildiğim şey, Klaus'un melez ordusu planı işe yaramadığından beri asabının bozuk olduğu. | Open Subtitles | كلّ ما أعلمه أن الهجائن التي حاول (كلاوس) صنعها لم تنجح |
- Tek bildiğim şey arabamda olduğu. | Open Subtitles | كلّ ما أعرفه أنّها أخذت سيارتي |
Tek bildiğim şey depoya giren bir şeyi fena halde istiyordu. | Open Subtitles | كل ما اعرفه ان اشخاصا ما اقتحموا مخزن المؤن كانوا يبحثون عن شئ ما حقير يريدونه |
Bu adamlar hakkında Tek bildiğim şey ilaçlar hakkında mükemmel bilgi sahibi oldukları. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أعرفه عن هؤلاء هو أن لديهم فهم فريد من نوعه للطب |
Tek bildiğim şey bu. | Open Subtitles | إتها كلُ ما أستطيع فعله |
Tek bildiğim şey beni yüzüstü bırakmadınız. | Open Subtitles | إعرف بأنك لست فقط تتركني |