Ve ödesem bile, garantisi yok Ama bu senin Tek seçeneğin. | Open Subtitles | . ورغم ذلك , ليس هناك ضمانات . لكنة خيارك الوحيد |
Yani ilk sıranda su seviyesini 4 kat düşürmek Tek seçeneğin. | TED | لذا خيارك الوحيد في الدور 1 هو أن تخفّض مستوى المياه بمقدار 4 طوابق. |
Sayın Hâkim, devam edebilmek için Tek seçeneğin bu olduğunu düşünüyor. - Sen de aynı fikirde misin? | Open Subtitles | يا حضرة القاضي، نحن نشعر بأن هذا هو الخيار الوحيد المتبقي لنا كي نستمر. |
Tek seçeneğin suçu Nate'e atmak mıydı? | Open Subtitles | لذلك اعتقدت أنّ الخيار الوحيد هو تلفيق التهمة لـ(نيت) |
- Bu Tek seçeneğin! Hayır! | Open Subtitles | هذا هو الإختيار الوحيد |
Bak, hapiste mutfakta çalıştın diye Tek seçeneğin bu olacak değil, tamam mı? | Open Subtitles | اذا كان المطبخ هنا هذا لا يعني انه الخيار الوحيد لديك. هذا لا يعني انه خيارك الاخير. |
Şimdi programın neler yapabileceğini gördüm Tek seçeneğin tuz buz etmek olduğuna karar kıldım. | Open Subtitles | حسن ، الآن وبعد أن رأيت ما الذي يستطيع فعله اقتنعت أن الحل الوحيد هو أن ندمره إلى أشلاء صغيرة |
Elinde Tek seçeneğin var, o da benim. | Open Subtitles | أنا خياركَ الأقل سوءاً. |
Başka seçeneğin yok. Tek seçeneğin silahını yere bırakmak! | Open Subtitles | خياركِ الوحيد هو أن تضعى ذلك السلاح |
Tek seçeneğin zamanını benimle geçirmek, yoksa burada çürüyüp gideceksin. | Open Subtitles | خيارك الوحيد هو قضاء مدتك معي أو تتعفن في هذا المكان |
İkinci seçeneğin ve aslında Tek seçeneğin tam burada saldırmak. | Open Subtitles | والآن الخيار الثاني خيارك الوحيد ضربهم هنا |
Tek seçeneğin buysa işi kabul et. | Open Subtitles | إذا كان هذا هو خيارك الوحيد فأقبلي بالوظيفة |
Yani, turist olarak bir bebek arabasını sonsuza kadar itelemek istemiyorsan teslim olmak Tek seçeneğin. | Open Subtitles | أقصد، إلاّ إن كنت ترغب التجوّل كسائح في الأرجاء لأجل غير مسمّى تسليم نفسك هو خيارك الوحيد |
Kimse yapmak istemez ama Tek seçeneğin o. | Open Subtitles | لا أحد يريد فعل هذا,ولكن أحيانا هذا خيارك الوحيد |
Tek seçeneğin benim. | Open Subtitles | انا الخاص بك هو الخيار الوحيد. |
Ve Tek seçeneğin kabullenmek. | Open Subtitles | وأن تقبلى هو الخيار الوحيد أمامك |
Harrison, biliyorum Tek seçeneğin bu sanıyorsun ama öyle değil. | Open Subtitles | هاريسون) أنا أعرِف أنكَ تشعُر) كما لو أن هذا هو الخيار الوحيد لكِنه ليس كذلِك |
Tek seçeneğin suçu Nate'e atmak mıydı? | Open Subtitles | لذلك اعتقدت أنّ الخيار الوحيد هو تلفيق التهمة لـ(نيت) |
Pearce, Tek seçeneğin bu değil. | Open Subtitles | بيرس إنه ليس الإختيار الوحيد |
Geride kalan Tek seçeneğin bu. | Open Subtitles | هذا الخيار الوحيد لديك |
Sanırım Tek seçeneğin polisi çağırmak. | Open Subtitles | اعتقد بأن الحل الوحيد هو ان تتصل بالشرطة |
Elinde Tek seçeneğin var, o da benim. | Open Subtitles | .أنا خياركَ الأقل سوءاً |
Korkarım ki Tek seçeneğin hava yolunu kullanmak. | Open Subtitles | أخشى ان خياركِ الوحيد هو... السفر فى الهواء! |