Bana doğru cevapları almanın tek yolunun doğru sorular sormak olduğunu öğrettiler. | TED | علّموني أن الطريقة الوحيدة للحصول على الأجوبة الصحيحة هي طرح الأسئلة الصحيحة. |
Yani annenden kaçmanin tek yolunun ölüm oldugunu mu düsünüyorsun? | Open Subtitles | إذن تعتقدين أن الموت هو الطريقة الوحيدة للهروب من والدتك؟ |
Çünkü dışarı çıkmanın tek yolunun güçlerimi almana izin vermek olduğuna inanmamı istediniz. | Open Subtitles | لأنـّكِ وددتِ أنّ تقنعينى أنّ الطريقة الوحيدة لأخراجي ، هي بأخذ كل قواي. |
- O sırada, şehri kurtarmanın tek yolunun bu olduğunu düşünmüştük. | Open Subtitles | فى هذا الوقت ، كنا نعتقد أنها الوسيلة الوحيدة لإنقاذ المدينة |
Aslında öyle bir şey yapmadılar. Sadece seninle çıkabilmemin tek yolunun bu olduğunu düşündüler. | Open Subtitles | لم يفعلوا لقد شعروا انها الطريقه الوحيده لأفوز بمواعدتك |
Hastanıza yardım etmenin tek yolunun bu olduğunu düşünüyorsa yapar. | Open Subtitles | ان كان يظن ان تلك هي الطريقة الوحيدة لمساعدة مريضكم |
Onlardan kurtulmanın tek yolunun hızlıca öldürmek olduğunu zor yoldan öğrendik. | Open Subtitles | تعلمنا بالطريقة القاسية أن الطريقة الوحيدة للتعامل معهم كانت قتلهم بسرعة |
Öyle eski bir zemini onarmanın tek yolunun söküp tekrar yapmak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال الطريقة الوحيدة لإصلاح أرضية متهالكة كهذه هي نزع ألواح الأرضية واستبدالها كلها |
O da, yaratıcılığı geliştirmenin tek yolunun çok erken yaşlardan itibaren çocuklara olaylara farklı açılardan bakmayı öğretmekten geçtiğidir. | TED | ألا وهو.. أن الطريقة الوحيدة لتعليم الإبداع هو تعليم الأطفال وجهات النظر في المرحلة المبكرة. |
Ama adalet sistemini değiştirmenin ya da başkalarının adaleti bulmasına yardımcı olmanın tek yolunun mağduru oynamamak olduğunu biliyordu. | TED | لكنه كان يعلم أن الطريقة الوحيدة لتغيير النظام القضائي أو مساعدة الآخرين للحصول على العدالة هي ألا يلعب دور الضحية. |
Majestleri Bakan Shim Won'u kurtarmanın tek yolunun bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | جلالتةُ قال إن هذه الطريقة الوحيدة لحماية السيد شيم وون |
Kendimi aklamamın tek yolunun o casusların foyasını ortaya çıkarmak olduğunu anlamıyor musun? | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة التي أنقذ بها نفسي هوكشفهؤلاءالجواسيس. |
Onu durdurmamızın tek yolunun nükleer füze olduğunu biliyorlar. | Open Subtitles | عرفو أن الطريقة الوحيدة لدينا ضربة بالقنبلة النووية |
Boşandığımızdan beri, dikkatimi çekmenin tek yolunun sorun çıkarmak olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | أعني منذ طلاقنا يظن أن الطريقة الوحيدة لجذب إنتباهي هي بإثارة الجلبة |
İnsanlara, insanlara Noel'i geçirmenin tek yolunun sizin taze, hafif biranızı içmek olduğunu söylemeyi öneriyorum. | Open Subtitles | أنا أقترح أن الطريقة الوحيدة لقضاء العطلات هى لشراء شرابك الخالى من الدهون و كحولى فى زجاجة |
Clem insanların onu sevmesinin tek yolunun onlarla yatması olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة التي تعتقد كلمنتين أنها تجذب بها الناس إليها |
Böbreğini ona vermenin tek yolunun, bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حسناً، لقد قال أن هذه هي الطريقة الوحيدة لتعطيها له. |
Ve bu çatışmayı sonlandırmanın tek yolunun saltanatına son vermek olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | و أدرك أن الوسيلة الوحيدة لتسوية الصراع هي وضع نهاية لحكم الامبراطور |
Sana yakın olmanın tek yolunun eşcinsel olmak olduğunu anladığımdan beri. | Open Subtitles | منذ أن لاحظت أن الطريق الوحيد للتقرب منك هو أن أكون شاذاً |
Aileleri kurtarmanın tek yolunun bu olduğuna inanarak insanlara ihanet ettim! | Open Subtitles | قمت بخيانة اشخاص معتقد ان هذا هو السبيل الوحيد لإنقاذ العائلات |
Bu işi bitirmenin tek yolunun bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت بأنّ هذه هي الطريقة الوحيد لإنهاء هذا. |
Biliyorum sizler benim hakkımda konşup duruyorsunuz ve çenenizi kapatmanın tek yolunun temize çıkmak olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنكن تتحدثن عني و أعتقد أن الطريقة الوحيده لإغلاق أفواهكم هي الإعتراف |
Bir şekilde bunun olmasının tek yolunun bu olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | بشكل ما عرفت ان هذه كانت السبيل الوحيدة لحدوثة |
Bu beladan kurtulmanın tek yolunun bürokrasiden geçtiğini bilmeliydim. | Open Subtitles | يجب أن تعرفي بأنه هناك شيء واحد فقط يبقيك على قيد الحياة في العمل هي البيروقراطية |