Kaşıkta her şeyin tepetaklak göründüğünü fark etmiş miydin daha önce? | Open Subtitles | هل لاحظتي مِن قَبل أن كل شئ يظهر بالمقلوب على الملعقة؟ |
Havada durabilir, geriye doğru uçabilir, hatta tepetaklak uçabilir. | TED | بإمكانه الرفرفة إلى أعلى، والطيران إلى الخلف، وحتى الطيران بالمقلوب. |
Ama, bunu bir anlığına tepetaklak etmek ve bir şeyleri gözler önüne sererek şüpheleri gidermek istiyorum. | TED | ولكني أريد أن أقلب ذلك رأساً على عقب لبرهة. ونحصل على شئ على الطاولة وننظف الهواء، إذاً لنقول. |
Meğer sadece kader hepsini tepetaklak etsin diyeymiş. | Open Subtitles | فقط لأواجه القدر الذى يغيًِر كل الأمور رأساً على عقب |
Bir sorayım ama adamın hayatı tepetaklak olmuş. | Open Subtitles | سأحاول، حياته الآن مقلوبة رأساً على عقب الآن |
Fakat asıl olağandışı olan şey bu tepetaklak yıldırım bizlerin eseri. | Open Subtitles | لكن ما هو استثنائيٌ حقاً هو أن هذا البرق المقلوب نحن سبّبناه. |
En azından artık tepetaklak değilsin. | Open Subtitles | على الأقل أنت لست مقلوبا بعد ألان |
Hayatını onun yüzünden tepetaklak etmek konusunda endişelenmene gerek yok artık. | Open Subtitles | لا يجب عليك ان تقلقي بخصوص ان تقلبي حياتك رأساً على عقب من اجله بعد الان |
"Senin yüzünden tepetaklak oldum." | Open Subtitles | "أصبح راسى فوق كعب حذائى بسببك!" |
Yazıcı en basit şekli ya da en karmaşık şekli yaptığıyla ilgilenmez, bu da bildiğimiz şekliyle tasarım ve üretimi tamamen tepetaklak ediyor. | TED | لا تهتم الطابعة إن كانت تصنع أبسط الأشكال أم أعقدها، وهذا يقلب التصميم والتصنيع كما نعرفه رأسا على عقب. |
Ağaçların gizemi, gecelerin tepetaklak gezgini. | Open Subtitles | لغز الأشجار ؟ الحارس الليلي الجالس بالمقلوب |
- Anladım, tepetaklak duracağım. - Aynen öyle. Yüzünüzü sikerler. | Open Subtitles | ـ سأكون بالمقلوب ـ أنت كذلك، وجهك سوف يضاجع |
Buna o adı verdim çünkü silahı tepetaklak tutuyorsun. | Open Subtitles | هذا ما أدعوه لأنكَ حملت المسدس بالمقلوب |
Ateşi tepetaklak yakarsak, görmezler. | Open Subtitles | ليس في حالة إشعال النيران بالمقلوب |
Herkes piyasanın nasıl tepetaklak olduğunu görebilir. | Open Subtitles | أي أحد يمكنه أن يرى انقلاب السوق رأساً على عقب. |
Sonrasında hatırladığım tek şey, 110 no'lu karayolunda, tepetaklak bir vaziyette, kırık bir araba camı ve birkaç portakala bakıyor olduğum. | Open Subtitles | الشيء التالي الذي أذكره هو أنني كنت رأساً على عقب أحدق إلى زجاج مكسور و بعض البرتقال في الشارع 110 |
Neden böyle tepetaklak doğduğunu bilmiyor gibisin. | Open Subtitles | ويبدو واضحا تماما بالنسبة لي أنه ربما انك لا تعيين لماذا ولدتي مقلوبة |
PETER: Bunca zaman onu tepetaklak kullandığımı bana söyleyebilirdin. | Open Subtitles | كان عليك إخباري أنني رأيتها مقلوبة طوال الوقت |
Şuna bakın tepetaklak olmuş! | Open Subtitles | انظري الى هذا انها مقلوبة تماما |
Bırakın beni! tepetaklak dünyanızdan nefret ediyorum! | Open Subtitles | اعدني الى المنزل انا اكره هذا العالم المقلوب راسا على عقب |
Her şey bu tepetaklak varlığın belirmesiyle başladı. | Open Subtitles | بعد كل شيء هذا الوضع المؤسف يبدء عندما ظهر هذا المقلوب هنا |
Sen kesinlikle tepetaklak olmayı seviyorsun. | Open Subtitles | انت حقا تحب ان تكون مقلوبا |
Dünyam tepetaklak oldu | Open Subtitles | " كان عالمي مقلوبا رأسا على عقب " |
Hollywood için tepetaklak oluyorum, bebeğim. | Open Subtitles | أنا رأس على عقب من أجل هوليود عزيزتي |
"Senin yüzünden tepetaklak oldum." | Open Subtitles | "أصبح راسى فوق كعب حذائى بسببك!" |
Avustralya'lıların en iyi yanı alışkanlıkları gereği dünyaya tepetaklak bakmalarıdır. | TED | الشيئ اللطيف حول الأستراليين أن من عادتهم النظر الي العالم رأسا على عقب. |