Bende otobüse atlayıp şehire indim ve bir Terazi burcu posteri satın aldım. | TED | لذلك ، ركبت الحافلة الى وسط المدينة للحصول على ملصق الميزان الجديد. |
Başak burcu posteri üzerinde uzun saçlı güzel bir kadının resmi vardı, bir su kenarında keyif yapıyordu. oysa Terazi burcu posteri üzerinde kocaman bir Terazi resmi vardı. | TED | ملصق العذراء صورة لامرأة جميلة ذات شعر طويل، كانها تسترخي بجانب بعض الماء، ولكن الميزان هو مجرد ميزان ضخم. |
Peki, Başak burcuyum, yükselenim Terazi. | Open Subtitles | حسناً، أنا برج العذراء، متصاعد في برج الميزان |
Adalet heykelini düşünün: gözleri kapalı Terazi tutan kadın yargı sistemimizdeki dengeyi simgelemesi gerekiyor. | TED | تخيلوا سيدة الحرية: تلك المرأة المعصوبة العينان القابضة على ميزان التي ترمُز إلى الحكم بالقِسط في نظامنا القضائي. |
Malzeme dolabında 10 Terazi eksik. | Open Subtitles | تعلم أن 10 موازين فقدت من خزانة إمداداتك؟ |
Ve Marty sağolsun, Libra(Terazi)'dan yeni kurtulduk. | Open Subtitles | وشكراً إلى مارتي، نحن فقط الميزان الباقٍ. |
Kesin Terazi burcusunuz. | Open Subtitles | بالـتأكيد الميزان يمكنني جني المال من هذا |
Bakalım Terazi ne diyor. Hop hadi çık. Yoo-hoo! | Open Subtitles | لنرى ما يقوله الميزان اصعد ـ لقد فعلناه ايها المدرب ـ اجل |
Maalesef, Terazi hileli. | TED | مع الأسف، فإن ذاك الميزان مختل. |
O zamanlar tam fiziksel olarak dolgunlaştığım zamanlardı, ve diğer kızlardan çok daha hızlı dolgunlaşıyordum, ve, doğrusunu isterseniz, burç sembolümün bir Terazi olması bana sadece uğursuz ve moral bozucu gelmişti. | TED | وكان هذا في وقت قريب من أن بدأت ازداد وزنا، وكنت ممتلئة أكثر بكثير من الكثير من الفتيات الأخريات، وبصراحة ، فكرة ان برجي كان الميزان بدت كانها لا تحمد عقباها و مثيرة للاكتئاب. |
...gidip oturdum Terazi burcunun kefesine. | Open Subtitles | وسقطت على كفة برج الميزان أترى؟ |
Sağlak, Terazi burcu, sünnetli, zengin... | Open Subtitles | أيمن و برجه الميزان و مختون و غني |
Çünkü Terazi bir saç telini bile tartabilir. | Open Subtitles | بل، لو تحرك الميزان بمقدار شعرة |
- Siz Terazi misiniz? | Open Subtitles | هل أنتما من برج الميزان كايت : |
Üstünde tüm dünyanın dengede durduğu bir Terazi. | Open Subtitles | انه الميزان الذى يوزن فيه العالم بأكمله |
Özgürlük yolunuzu açacak şey önünüzdeki Terazi. | Open Subtitles | الميزان أمامكم هو طريقكم الوحيد للحرية |
Terazi olmamdan dolayı idealistim ve romantiğim ama sabırsızım da. | Open Subtitles | ... الميزان ... لهذا أنا مثالي ... و رومانسي |
Freddy'nin marketinden 2 dakika içinde bir şey satın alırsan müessesemizin ikramı olarak bu Terazi ya da salyangoz özlü anti-selülit kremi bedavaya gelecek! | Open Subtitles | إذا قمت بالشراء خلال الدقيقتين سأعطيك دون تكلفة إضافية ميزان رقمي أو مضاد للسالوليت مصنوع من الحوت دون تكلفة |
Sarkık bir Terazi gibi bocalıyorum. | Open Subtitles | لقد تركت تذبذب .كما لو بين ميزان متذبذب |