| Bizden önce bir arkeolog bu uzak yere son keşfini tercüme etmek ve çalışmak için gelmişti. | Open Subtitles | يبدو أن عالم آثار قد جاء إلى هذا المكان البعيد لترجمة و دراسة بحثه الأخير |
| Bizden önce bir arkeolog bu uzak yere son keşfini tercüme etmek ve çalışmak için gelmişti. | Open Subtitles | يبدو أن عالم آثار قد جاء إلى هذا المكان البعيد لترجمة و دراسة بحثه الأخير |
| Nadir kitaplar dükkanına. Kehaneti tercüme etmek için kaynaklar lazım. | Open Subtitles | إلى مكتبات اكتب النادرة ,أحتاج إالى مراجع لترجمة النبوءة |
| Babasıyla yan yana yürüme yükümlülüğüne girdi. Yapacağı şey, bu mesajları tercüme etmek ve geleceğin genç liderlerinin zihinlerine bu mesajları aşılamak. | TED | تعهّد بالمشي بجانب أبيه، وما سيفعله هو ترجمة هذه الرسائل وإيصال هذه الرسائل إلى عقول قادة المستقبل الشباب. |
| Biliyordum. Aramice'ye tercüme etmek için de senin yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | ـ لقد عرفت ـ وأريد مُساعدتك في ترجمة اللغة الأرمانية |
| Evet ama, sende benim kadar biliyorsun ki, tableti tercüme etmek ya büyük bir başarı ya da zaman kaybı. | Open Subtitles | لا ، لكن تعلم جيداً كما هو حالي ان عملية ترجمة نص أثري تعد مسألة حظ |
| - Henüz bir şey yok. Uzaylı dilini tercüme etmek zaman alıyor. | Open Subtitles | -لا شئ بعد، ترجمة لغة فضائية ستأخذ وقتاً |
| (Kahkaha) En son isteklerimden biri öğrendiğim yaratıcılık huylarını başkalarının tekrar edebileceği şeylere tercüme etmek. | TED | (ضحك) واحد من مساعي الأخيرة هو محاولة ترجمة العادات الإبداعية التي تعلمتها إلى شئ يمكن للآخرين تكراره. |
| - tercüme etmek çok zor. | Open Subtitles | صعب جداً ترجمة ذلك |
| Bir tür Rosetta taşı. Simya sembollerini, Aramice'ye tercüme etmek için kullanılır. | Open Subtitles | إنه نوعاً ما حجر (روزيتا) الذي كان يُستخدم في ترجمة الرموز الكيميائية إلى أرمانية، |