toprağın sürekli olarak kazılıp düzeltildiği bir yer çok uygun. | Open Subtitles | فى مكان غير ملحوظ حيث التربة يتم تدويرها بشكل مستمر |
Bununla akaçlama havzaları üzerine inşaat yaparken karşılaştım. Buna toprağın sıvılaşması deniyor. Bak. | Open Subtitles | تعرّضت لذلك آنما كنّا نبني على المناطق المُخضّلة، وهذا ما يسمّى بتموُّع التربة. |
Beni en çok şaşırtan... bu toprağın nem tutması oldu. | Open Subtitles | أكثر ما يفاجئني هو أن احتباس الرطوبة في هذه التربة |
Onu gömmek için kullanılacak toprağın masrafına bile değmez. | Open Subtitles | لا أعرف، ولكن الامر لا يستحق تكلفة التراب دفنه. |
toprağın altına ateş edeceğim aklıma gelmemişti. | Open Subtitles | لم أتصور أنني سأكون مضطرا ً للضرب خلال التراب |
Onu gömersem, toprağın alıp götüreceğini ve onu bir daha bulamayacağımı söylemişlerdi. | Open Subtitles | قالوا لي ان دفنتها الأرض تأخذه بعيداً ولن أجده أبداً مرة أخرى |
Bunu yapıyorlar; çünkü aynı ekini tekrar tekrar yetiştirdikleri için toprağın tüm besinlerini yok ettiler. | TED | ويقومون بهذا لان طريقة زراعتهم تستنزف كل مكونات التربة المفيدة بسبب زراعة نفس المحصول مرة تلو الاخرى |
Genellikle, acılarımızın üzerine temiz bir sayfa çekme arzusu duyarız, Bayview Hunters Point'teki toprağın üstündeki asfalt gibi. | TED | غالبا ما نميل لوضع لائحة فارغة من الآمنا، مثل هذا الأسفلت على التربة في باي فيو هنترز بوينت. |
Şaşırırsınız toprağın yapabileceklerine eğer sizin tuvaliniz olmasına izin verirseniz. | TED | وإن التربة ستفاجئكم، إن اتخذتموها لوحة فنية. |
Toplumu değiştirmek için, toprağın bileşimini değiştirmek zorundasınız. | TED | فلتُغير المجتمع، عليك تغيير تركيب التربة. |
Mars’taki toprağın genel olarak tuğla yapmak için mükemmel olduğu anlaşıldı. | TED | ولكن يبدو أن التربة على المريخ، جيدة جدا لصناعة الطوب. |
Etrafımızdaki, toprağın daha gözenekli bir hâle gelmesine yardımcı olabilecek, kullanılabilir yerel biyokütleden biraz karıştırıyoruz. | TED | فنقوم بخلط كتلة حيوية محلية متوفرة في الجوار، مما يساعد التربة على أن تصبح بعض الشيء. |
toprağın kimyasını yapay gübreyle değiştirdik. | TED | غيرنا كيمياء التربة باستخدامنا للأسمدة الصناعية. |
Az önce gösterdiğim gibi, toprakta daha fazla karbon tutulması, toprağın rengini koyulaştırır. | TED | وبما أننا أظهرنا أن باستطاعتنا وضع المزيد من الكربون في تلك التربة، فستصبح التربة أغمق. |
toprağın geldiği yeri bulmak için, Hayashi, bir insana dönüşüp yasadışı döküm yapan bir kamyona gizlice binmiş. | Open Subtitles | لمعرفة من اين ياتي التراب هاياشي قام بتنكر بنفسه على شكل انسان و قد تسلل الى شاحنة رمي النفيات الغير قانونية |
Birimiz toprağın altına girmiş ama bizim sonumuz da aynı er ya da geç. | Open Subtitles | واحد منا مدفون تحت التراب, و.. هذه نهايتنا المحتومة جميعاً |
Toprak sarıydı. Sarı toprağın olduğu tek bir yer var. | Open Subtitles | التراب كان أصفر, لا يوجد هذا التراب إلا فى مكان واحد |
Tekrar hayata döndüm, Yeniden toprağın kokusunu duymak ne hoş. | Open Subtitles | لقد وُلدت من جديد كنت سعيداً لإستنشاقي رائحة الأرض مُجدّداً |
Sevdiklerin toprağın altındayken, toprağın üzerinde hayatını sürdürmek zor oluyor. | Open Subtitles | ومن الصعب الاستمرار فوق سطح الأرض عندما تحب من أسفلها. |
Ama bize göre toprağın yaşı olmaz. Başlangıcı ve sonu yoktur. | Open Subtitles | لكن بالنسبة لقومى فلم يكن للأرض عمر وليس لها بداية أو نهاية |
Köklerindeki zarlar, toprağın suyu tutmasını sağlayıp toksinleri süzerek çamur kaymasını önlerler. | TED | تحمي شبكات جذورها من الانهيارات الطينية مع السماح للتربة بالاحتفاظ بالمياه وتنقية السموم. |
toprağın bir kısmını tavan arasına koymak için izin istedi. | Open Subtitles | طلب الإذن للتخلص من بعض أتربة الحفر فى غرفتنا العلوية |
Emlakçıya göre toprağın fosfora ihtiyacı var ağaçların budanmaya ama yine de iyi toprak. | Open Subtitles | طبقاً للسمسار، التربه تحتاج الحرث وتحتاج الطرق، لكنها أرض جيدة حقيقية |
Bazılarını ebediyen yabancı olarak işaretleyen kan ve toprağın tehlikeli efsaneleri yerine sivil din herkese sadece katkının, katılımın, dahil olmanın evrensel öğretilerine dayanan bir aidiyet yolu sunuyor. | TED | فبدلًا من الخرافات الهدامة عن الدم والأرض التي تحدد البعض على أنهم غرباء إلى الأبد، يمنح الدين المدني الجميع طريقًا للانتماء فقط على أساس العقيدة العالمية للمساهمة والمشاركة، والتضمين. |
fakat tropik iklimde yaşadığınızı düşünün. Bir gün kulübenizin dışına çıkıyorsunuz ve evinizin etrafında, yumuşak toprağın üzerinde birkaç ayakizi bırakıyorsunuz | TED | ولكن لنفترض أنّكم تعيشون في منطقة استوائية وفي أحد الأيام، خرجتم من الكوخ وتركتم آثار أقدامٍ في الوحل المحيط بالمنزل |