O aptal, trajik kıçını buranın dışında tutmanı söylediğimi sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت بأني أخبرتكِ ألا أرى موخرتك المأساوية هنا بعد الأن |
Umarın bu trajik olayın... bizimle bir ilgisi olduğunu düşünmüyorsundur. | Open Subtitles | آمل ألاّ تظن أن هذه الحادثة المأساوية لها علاقة بنا |
Onun trajik ölümüyle, mutlulukla geçen 19 yıl sona ermiş oldu. | Open Subtitles | زواجنا السعيد الذي دام 19 سنة قد إنتهى بسبب موتها المأساوي |
Kendini 30 katlı bir binadan atıyorsun! Yaptığın bu trajik hatayı göremiyor musun? | Open Subtitles | ترمين نفسك من بناية بإرتفاع 30طابق ألا ترين الخطأ المأساوي الذي فعلته ؟ |
Benim en trajik anımı alıyor ve tekrar tekrar oynatıyor. | Open Subtitles | رائع , انها تاخذ اكثر اخطاتي مأساة وتكررها مرار وتكرار |
İşin trajik kısmı ise, bu hastalık o bölgede hâlâ aktif. | TED | وتتمثل المأساة أن هذا المرض لا زال متفشيًا في هذه المنطقة إلى اليوم. |
11 Mart 2011'de, dünyadaki herkes gibi, ben de Japonya'da meydana gelen trajik olayları evden izledim. | TED | في ال11 من مارس 2011، قد شاهدت من منزلي، مثل بقية العالم، أحداث اليابان المأساوية وهي تقع. |
Diğer korkutucu olan ise, Çernobil'deki trajik kazalara göz atıyoruz ve gerçekten de uzay mekiği Challenger çok trajik bir şekilde kaybedildi. | TED | وعلى مستوى آخر من الإرهاب، نغوص في الأحداث المأساوية في تشرنوبل والمكوك الفضائي تشالنجر، والذي فقد بشكل مأساوي. |
Tyler'ın trajik, anlamsız ölümü benim icin bir dönüm | TED | كانت وفاة تايلر المأساوية نقطة تحول في حياتي. |
Kendimize şunu sormanın vakti; o trajik olayların ardından yaptığımız varsayımlar ve kurduğumuz ilkeler bizi gerçekten daha güvenli yaptı mı? | TED | حان الوقت لنسأل أنفسنا: هل قامت الافتراضات والسياسات التي طورناها عقِب تلك الأحداث المأساوية بجعلنا حقًا أكثر أمنًا؟ |
Hangi resmi ifade, bu boktan meselenin trajik gülünçlüğünü özetleyebilir ki? | Open Subtitles | إعلان رسمي للتعبير عن عدم وجود؟ منطق الوضع المأساوي في الاصابة |
Kral Philip'e oğlunun trajik kaderi ile ilgili neler söyleyeceksiniz? | Open Subtitles | مالذي ستقولونه للملك فيليب بشأن الظروف المحيطه بموت ابنه المأساوي |
İki hafta sonra, trajik haberi duyduğumda Pete'in yaşadığı sokağın sonunda bir evi boyuyordum. | TED | بعد أسبوعين، كنت أطلي منزلاً في نهاية شارع بيت حين سمعتُ ذلك الخبر المأساوي. |
Onlar için trajik, bizim için harika bir durum. Kim nerede yatıyor? | Open Subtitles | يا لها من مأساة عليهم، وروعة علينا إذًا، كيف ستوزّع أماكن النوم؟ |
Bozuk olmayan bir şeyi çaresizce düzeltmeye çalışmaları çok trajik. | Open Subtitles | مأساة أن يحاولوا باستماتة إصلاح شيء ليس معطوبًا من الأصل |
Topluluk üyesi olan esnaflar arasında dolaşırken altta yatan başka bir trajik seviyenin tonlarını duymaya başladım. | TED | عندما تجولت بين الحرفيين، وأعضاء المجتمع أخذت أسمع رنينًا مختلفًا لتلك المأساة |
Tüm bunlar trajik bir kazayla başlamış olabilir. | Open Subtitles | المخابرات أبلغتنى شيئا بخصوص حادث مأساوى وقع لها |
Ona ya da ailesine zarar vermen trajik bir hata olur. | Open Subtitles | و إلحاق الأذى بهِ أو بعائلتِه سيكون خطأً مأساوياً |
Genel Müdür Gerald Olin, otelin trajik tarihi hakkında epey bilgi sahibi. Katliam listesini, hesap defterinden bahseden bir muhasebeci gibi soğukkanlılıkla ezberden okuyor. | Open Subtitles | التي تجبر المدير العام جيرليد أولين أن يتذكر تاريخ الفندق المؤسف كما يتذكر المحاسب حساباته |
Ama her ne kadar trajik olsada bir kazanın, dikkatimiz kaybettirmesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | ولكننا لا يمكن أن نسمح لحادث مثل هذا، وإن كان مأساويا لتشتيت إنتباهنا |
Evet, çok trajik. Yani yıllardır bir başkan yok mu? | Open Subtitles | أجل، هذا مأساويّ جداً، لذا لم نحظى برئيس خلال أربع سنوات ؟ |
Bu gerilim ona fazla gelir ve aniden hastalanır trajik sonuçlar ortaya çıkar. | Open Subtitles | لا تعرف من منهما تفضله عن الآخر و فجأه تسقط مريضه كنتيجه مأساويه |
Olmayabilir. Kozmik noktaların bir yerde kesişmesinin trajik güzelliği de burada. | Open Subtitles | ليس عليه ذلك, ذلك مأسوي للبحث عن الأنتقام الكوني |
trajik hatalar, algılamalar insanları sonsuza dek birbirlerine düşman eder. | Open Subtitles | أخطاء مأساوية وتصورات غير صحيحة تقلب الناس ضد بعضهم للأبد |
Benim küçük trajik hikayem böyle. - Sipariş verelim. | Open Subtitles | وتلك هي قصّتي المأساويّة الصغيرة دعنا نطلب |
Pek çoğumuz kontrol edemeyeceğimiz savaş, terörizm, Haiti'deki trajik deprem gibi şeylerden endişe duyarız. | TED | معظمنا يقلق من أشياء لا يمكننا التحكم فيها مثل الحروب و الإرهاب مثل الزلزال المأسوي الذي هزَّ تاهيتي. |
Bu da bir başka trajik olgu hakkında yeni tamamladığım çalışmam. Giderek artan bir saplantı olan göğüs büyütme operasyonları hakkında. | TED | وهذه لوحة أكملتها حديثاً عن ظاهرة مأسوية أخرى. وهي ظاهرة هاجسنا المتنامي لعمليات تكبير الصدر. |