Onlara ulaşabilirsek peşlerine düşer, bizi kızların tutulduğu yere götürmelerini sağlarız. | Open Subtitles | اذا وجدناهم ممكن ان نتبعهم الى المكان الذي يحتجزون به البنات |
Bu resim, Frank'in tutulduğu yerin yakınında çekildi. | Open Subtitles | ُأُخذت هذه الصورة قريب من مكان حيث (فرانك) محتجز |
Belle Reve Los Halcones çetesinin tutulduğu yer. | Open Subtitles | (بيل ريف) حيث تحتجز عصابة (لوس هالكونس). |
Bağlantımın, Stevens'ın nerede tutulduğu konusunda yeterince bilgisi var. | Open Subtitles | مصدري لديه معلومات جيدة عن مكان احتجاز ستيفنز |
Olly'nin tutulduğu evin yakınında yaşayan herkes. | Open Subtitles | كل شخص عاش بالقرب من المنزل الذي احتجز فيه اولي |
Scylla'yı çözecek aletin tutulduğu yer orası değil, değil mi? | Open Subtitles | ليس ذلك المكان الذي يحتفظون به بالجهاز |
Polis, kardeşinin rehin olarak tutulduğu iddia edilen binalara iştirak ediyor. | Open Subtitles | لقد حضر الضابط إلى المبنى حيث تم إحتجاز شقيقته كرهينة |
Burası Işıksikletlerin tutulduğu alan. | Open Subtitles | هذه ساحة إنتظار لعبة الدراجات الضوئية |
Babasını tekrar görmeyi anlattı oradan ayrılmanın, yıllardır esir tutulduğu duygusal hapishaneden çıkmak gibi olduğunu anlattı. | Open Subtitles | و أخبرني بأنه إلتقى بوالده مجدداً و كيف أن مغادرته لذلك المكان بدت و كأنها هروب من سجن عاطفي كان محبوساً فيه لسنوات |
Elçinin içinde tutulduğu depo havaya uçtu. | Open Subtitles | المستودع حيث كانوا يحتجزون السفيرة تم نسفه |
Victor Drazen'ın tutulduğu tesisin planları. | Open Subtitles | هذه مخططات المعتقل الذى كانوا يحتجزون به "دريزن" |
Bana buranın Jabberwocky'nin tutulduğu yer olduğu söylendi. | Open Subtitles | قيل لي أنّ "الجبرووكي" محتجز هنا |
En iyi tahmin, Jensen'ın kuzeydoğu hücresinde tutulduğu. | Open Subtitles | أفضل تخمين (جينسين) محتجز في القسم الشمالي الشرقي |
Phoebe'nin de tutulduğu Renautas tesisinden bir yoldaşımız kaçabilmeyi başarmıştı. | Open Subtitles | رفيق لنا هرب من أحد مؤسسات (ريناتس) حيث كانت تحتجز (فيبي) |
Claire Williams'ın tutulduğu tesis. | Open Subtitles | المنشأة التي تحتجز فيها (كلير ويليامس). |
Susannah'nın tutulduğu yere çok yakın bir yerde olduğumu söylesem ne derdin? | Open Subtitles | ماذا ستقول لو اخبرتك أنني بالقرب من مكان احتجاز الأميرة؟ |
Çocukların tutulduğu hapishane Şam'ın 30 kilometre dışında kırsal bölgede. | Open Subtitles | السجن الذي تم احتجاز الولدين فيه يقع على بعد 20 ميلاً خارج دمشق في منطقة ريفية. |
Ama böyle bağlantıları olan bir adam oğlunun tutulduğu evin dışına park etti... | Open Subtitles | ,ولكن برجل بارتباطاته وسيارة مركونة في خارج المنزل الذي احتجز فيه ابنك |
Olly'nin tutulduğu odayı biliyoruz. Yabana atılacak bir şey değil bu! | Open Subtitles | نعرف الغرفة التي احتجز في اولي لابد وأن هذا يدل على شيء |
Orası oksijen tanklarının tutulduğu yer. | Open Subtitles | هنالك حيث يحتفظون بصهريج الأوكسجين |
Görünüşe göre bir kadın eğitmen balinaların tutulduğu alanda kayıp havuza düşerek bir balina tarafından ölümcül şekilde yaralanmış. | Open Subtitles | كانت فى منطقة "إحتجاز" الحيتان. على ما يبدو أنها إنزلقت وسطقت فى الحوض.. |
Burası Işıksikletlerin tutulduğu alan. | Open Subtitles | هذه ساحة إنتظار لعبة الدراجات الضوئية |
Galiba eskiden tutulduğu demek istedin. | Open Subtitles | اعتقد أنك تقصد "كان" محبوساً به |
Garcia, koruyucu aile sistemine de göz at özellikle de, evin öz kızlarının el üstünde tutulduğu yerlere bak. | Open Subtitles | أيضًا (غارسيا) تحققي من نظام التبني خاصةً الحالات التي أدخلت فيه الفتيات بمنازل حيث كانت تسكنها الفتيات الحقيقيات المفضلات. |
Annenin tutulduğu tesise gitmek için gizli bir geçitten geçeceksin. | Open Subtitles | فوجن: للوصول إلى الوسيلة حيث وجود أمّك حملت، يمرّ you'II به a مدخل سري. |