Dün gece önemli bir aranan gözaltına alındı. Nerede tutulduğunu öğrenmeliyim. | Open Subtitles | اسمع أنّه تمّ احتجاز مُعتقل مُهم الليلة الماضية، أريد أن أعرف أين يتمّ حجزه. |
Kızların nerede tutulduğunu biliyor olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أنّها تعرف مكان احتجاز الفتيات |
Rızası dışında tutulduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أنكم أحضرتموه رغماً عنه |
Ona nerede tutulduğunu sordum. cevap vermeye çalışıyor. | Open Subtitles | سألتها عن مكان إحتجازها إنها تحاول الإجابة |
Birkaç saat esir tutulduğunu ama bir şekilde kurtulduğunu söylemiş. | Open Subtitles | قالت أنها كانت محتجزة أيضاً لساعتين ولكنها خرجت بطريقةٍ ما |
Tek istediğim hangi hücrede tutulduğunu öğrenmek. | Open Subtitles | كل ما أطلبه هو الاسم المستعار الذي يتم سجنه تحته. |
Nerede tutulduğunu bilmiyorum ama işkence gördüğünü biliyorum. | Open Subtitles | لا أعرف مكان إحتجازه ولكني أعرف أنه تم تعذيبه |
Alkış yağmuruna tutulduğunu söylüyor. Bu yolculuğun ona iyi geleceğini biliyordum. | Open Subtitles | قالت أن الحضور وقفوا لتحيتها. عَلِمت أن هذه الرحلة ستكون عظيمة لها. |
Eğer isteseydiniz Bay Gross, ...müvekkilimin kız kardeşinin şu anda nerede tutulduğunu söyleyebilirdiniz. | Open Subtitles | (إن أردتَ , سيد (غروس فيمكنك أن تحدد موقع احتجاز أخت موكلي الآن بالذات |
Askerî yetkililer, Nassar'ın tutulduğu yeri açıklamazken sıkı güvenlik önlemleri altında tutulduğunu doğruladılar. | Open Subtitles | إنتباه - رفض مسؤولون عسكريون - (الكشف عن مكان احتجاز (نصار لكنهم أكدوا أنه لا يزال تحت حراسة مشددة |
Sonrada Doris McGarrett'ın nerede tutulduğunu söyleyeceksin. | Open Subtitles | وعدد المناوبين النشطاء فيه (ثم ستخبرنا بمكان احتجاز (دوريس مكغاريت |
Rızası dışında tutulduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أنكم أحضرتموه رغماً عنه |
- Neden burada tutulduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | -هل تعلم سبب إحتجازها بهذا المكان؟ |
Biriniz Para Babası'nı aramak isteyebilir prensesinin şehirde tutulduğunu söyleyin. | Open Subtitles | ربما علي أحدكم أن يتصل بوالدها الثري. ويُخبره أن أميرته محتجزة بوسط البلد. |
Duke'ün söylediği bir şey bize onun Dave'in eski saklanma yerlerinden birinde tutulduğunu düşündürdü. | Open Subtitles | شيء ما قاله ديوك جعلنا نعتقد بأنها قد تكون محتجزة في احد مخابئ ديف القديمة |
Falls Church'teki Halifax Agro-Kimya'da tutulduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | أخبريني - نعتقد أنها محتجزة - "داخل "مختبر هالفيكس للزراعة الكيميائية" "في "فولز تشورش |
Yüzbaşı Wakefield nerede tutulduğunu biliyor ama bir şey yapmıyor. | Open Subtitles | الكابتن (ويكفيلد) يعرف يتم سجنه لكنه لن يفعل شيئًا |
Cehennem hariç nerede tutulduğunu biliyor muyuz? | Open Subtitles | أنعلمين أى شيء بعد عن المكان المُقرر إحتجازه به ؟ " بخارج " الجحيم |
Alkış yağmuruna tutulduğunu söylüyor. Bu yolculuğun ona iyi geleceğini biliyordum. | Open Subtitles | قالت أن الحضور وقفوا لتحيتها. عَلِمت أن هذه الرحلة ستكون عظيمة لها. |