Baylar, güzel sanatların tarihi bir temsilcisi olan tuval üzerine bir resmin diyarına gidiyoruz. | Open Subtitles | أيها السادة نحن ندخل مملكة من الفن القديم من الرسم على القماش |
Ayrıca, tuval, boya ve fırçaların teslimatını da ayarladım. | Open Subtitles | وقد أمرت بتسليم شحنة لكِ من القماش والفرش والألوان |
İnşa ettiğim ulus, koştuğum maraton, askerler, tuval, yüksek nota ve uğultu. Uğultu, uğultu, | TED | الأمة التي أقوم ببنائها والماراثون الذي أقوم بركضه الجنود، اللوحة القماشية النغمات العالية، الطنين الطنين، الطنين. |
tuval kumaşlarını sıvı kokaine batırmışlar. | Open Subtitles | قاموا بنقع تلك الخيام القماشية بالكوكايين |
Kırılan kemiklerimin sonuncuları daha yeni iyileşti ve saldırganlığınızı sergilemeniz için önünüzde temiz bir tuval gibi duruyorum. | Open Subtitles | آخر عظامي المكسورة أشفى أخيرا وأنا أجلس أمامك a جنفاص جديد لعدوانك. |
Boş bir tuval. | Open Subtitles | بل هو لوحة فارغة |
Ve ben şunu teklif ettim: Belki çizgi romanları sonsuz bir tuval üzerinde yapabilirdik, X ve Y eksenleri ve merdivenler boyunca. | TED | وهذا هو ما أقترحته:أنه قد يمكننا إنشاء هذه الرسوم على نسيج لا نهائي: على المحور السيني والمحور الصادي والدرجات. |
Evet, akralik boya ile yapılmış bir adam resmi, fakat resmi tuval üzerine yapmadım. | TED | فعلا إنه رسم إكريليكي لرجل ، ولكن لم أرسمه على قماش. |
Öğlen ışığında bu tuval sanki hayat buluyor. | Open Subtitles | ضوء ما بعد الظهير يجعل هذا القماش حيًّا حقاً |
Etrafımızdaki her şeyle tuval üzerinde bir yaşamdayız sanki. | Open Subtitles | كل شيء من حولنا انها حياة على قطعة من القماش |
tuval üzerindeki resimden biraz daha fazlasini görüyorum. | Open Subtitles | يمكنني أن أرى الكثير وليس مجرد رسمٍ على القماش بالطبع. |
Bu sanki Picasso'ya tuval üzerinde resim çizmekte iyiysin demek gibi bir şey. | Open Subtitles | إنّه جيّد في رَمي الطلاء على القماش إنتظري. (جلوريا) تحدّثت إليكِ عنّا؟ |
tuval germe, başlı başına bir sanattır. | Open Subtitles | شد القماش هو فن فى حد ذاته |
Bak, basitçe. Troy boş bir tuval. | Open Subtitles | انظر, انها بسيطه تروي جنفاص فارغ |
Jessica film yıldızı gibi, beyaz tuval gibi. | Open Subtitles | (جاسيكا) مثل نجم سينمائي لوحة فارغة |
graffiti yapıyordum her yere adımı yazıyordum, şehri tuval olarak kullanıyordum. | TED | كنت امارس الرسم على الجدران-- اكتب اسمي في كل مكان, استخدم المدينة كانها لوحة قماشية. |
Burada neyin olup bittiğine bakın: Sonsuz tuval üzerinde çizdiğimizde aracın kendisiyle ilgili saf bir dışavurum yaratıyoruz. | TED | لننظر ما الذي يحدث هنا بينما نرسم هذه الرسوم على نسيج لا نهائي إنك تنتج تعبيرا أكثر صفاءا مما يميز هذا الوسيط. |
Mimar Jim Polshek, üzerinde tipografiyla oynamam için bana bir tuval verdi. | TED | والمهندس المعماري جيم بولشيك قدم لي قماش القنب لأضع الكتابة عليه |