Ve hastalıklardan uçarak uzaklaşabileceği için hiçbir zaman hasta olmaz." dedi. | Open Subtitles | سوبرمان يمكنه الطيران و لايمرض أبدا لأنه يطير بعيدا عن الأمراض |
Bazen de, tepelerinde uçarak insanların üzerlerine bombalar bıraktık. | TED | وأحياناً أخرى تطير فوق روؤس الناس وتلقي القنابل على الناس. |
Çocuk üzerimden uçarak geçti ve lazerle bir arabayı havaya uçurdu! | Open Subtitles | طار الطفل فوقي مباشرة ونسف السيارة بنظره الليزري |
Oraya uçarak gidip, hemen aynen geri dönebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نطير بالأعلى هناك ونرجع للأسفل بسرعة مجددا لا .. |
Bu kadar alçak uçarak ne yapıyorlardı, | Open Subtitles | ما الذى يفعلونة ؟ بالطيران على ذلك المنخفض |
Bir helikopterin içinde uçarak dünyanın her yerinde fotoğraf çekmek. | Open Subtitles | أن أطير حول العالم بالمروحية وأصور العالم تحتي |
Engellerin içinden uçarak geçebilmek için uçuş sırasında dizilişe uymaları gerekiyor. | TED | وتطير من خلال عوائق يمكنها تكييف التشكيل أثناء الطيران. |
Lindbergh'ün Atlantik'i uçarak geçmeyi denediğini duydun mu? | Open Subtitles | هل سمعتم بهذه الفتاة التي ستحاول الطيران حول المحيط الأطلسي؟ |
Asılın, asılın! Dumbo! Senin o boruların içinden uçarak geçebilmen gerekir... | Open Subtitles | أنت ، تستطيع الطيران بواسطة أذنيك الكبيرتان |
uçarak, gösteriler yapıyor. | Open Subtitles | إنّه يطير من مزرعة لأخرى، مقدّماً استعراضاً |
Kent sahada uçarak ilerliyor. Kendi pasını yakalayacak. | Open Subtitles | مهلاً يطير كينت في الملعب الآن وسيلتقط تمريرته |
- Bazı küçük kızlar doğum günü partilerinin ortasına uçarak gelen süper kahraman isterler. | Open Subtitles | الاطفال يريدون ان يروا بطل خارق يطير في حفل عيد ميلادهم |
Haftada iki saat uçarak pilot olmak gibi mi? | Open Subtitles | مثل الصبح طيار متى تطير إثنان ساعة إسبوعيا؟ |
Böylece uçarak bütün suç luları yakalarsın. | Open Subtitles | وأنت تستطيع أن تطير حول المدينة ووقف جميع هذه الجريمة؟ |
Yeğenim yapabilse uçarak gider ve haberi götürürdü. | Open Subtitles | فقط إذا أمكنه أن يختار طريقه حينها لكان طار بعيدا لتسليم الأخبار |
Dün gece düşündüm de aniden oraya varmak varken neden uçarak gidelim ki? | Open Subtitles | لم نطير بينما نستطيع الذهاب إلى هناك مباشرةً؟ |
İznin olmadan gecenin bir vakti uçarak ne yaptığını sanıyorsun? | Open Subtitles | ما الذي تفعله بالطيران ليلاً بدون تفويض؟ |
Bilmiyorum, Bay Putnam. Atlantik'i boydan boya uçarak geçmek her zaman hayalim olmuştu ama sizin benden istediğiniz şey hayal ettiklerimin yanına bile yaklaşmıyor. | Open Subtitles | حلمي كان دائما بأن أطير على عرض المحيط الأطلنــــ ـــطي, لكن الطريقة التي تريدني أن أفعلها هي بعيدة عن الطريقة التي رسمتها أنا. |
uçarak kaldırımdan iniyoruz senin eski kırmızı Charger da orada. | Open Subtitles | سنطير عبر الرصيف وشاحنتك الحمراء القديمة هناك لكنّها جديدة. |
Daha sonra kıçına öyle bir tekme vurur ki... zavallı şey odanın bir ucundan diğer ucuna uçarak... açık pencereden aşağıdaki kilere yuvarlanıp... gözden kaybolur. | Open Subtitles | الآن وقال انه يعطي لها هذه ضربة قوية على وراء أن الفتاة الفقيرة الذباب في جميع أنحاء الغرفة، |
Yüksekten uçarak araştırma tekniği, kaplumbağaları bulmak için de etkilidir. | Open Subtitles | التحليق كتقنية بحث فعال بالمثل لاكتشاف السلاحف |
Sonraki 90 dakika boyunca, profesörün ve Orokana'nın uçakları birbirlerine doğru uçarak üç-çeyrek noktasında buluştular. | TED | لل 90 دقيقة المقبلة. تحلق كل من طائرة البروفيسور واوركانا بإتجاه بعضهما البعض، ليتقابلوا عند علامة الثلاثة أرباع. |
Ben uçarak gitmiyorum çünkü arkadaşım bana yazdığı mektubunda trenle gelmemi söyledi. | Open Subtitles | لا أذهب جواً صديقي أخبرني أن أستقل القطار في الرسالة التي كتبها لي. |
İnsan eti serttir. Ağaçlardan uçarak... | Open Subtitles | لحم البشر قاسي كما تعلم وهم يطيرون من الأشجار |
O rüyayı bilirsin, yataktasındır, ve pencereden içeri uçarak süzülürler? | Open Subtitles | أتعرف ذلك الحلم عندما تكون على السرير ويدخل الشخص طائراً من النافذة؟ |
Sonra bu kadar büyük bir kelebek uçarak geldi. | Open Subtitles | ثم ، فراشة بهذا الحجم طارت باتجاهي |