ويكيبيديا

    "uçtuğunu" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • تطير
        
    • تحلق
        
    • طار
        
    • طارت
        
    • حلّقت
        
    • طرت
        
    • يطير
        
    O şişme fahişeyi patlatıp, odanın içinde uçtuğunu izlemek istiyorum. Open Subtitles أريد أن أضرب العاهرة القابلة للنفخ وأرها تطير في أرجاء الغرفة
    Yol boyunca uçakların kendi kendine uçtuğunu anlatıp durdun. O yüzden boynuma biraz kramp girdi. Open Subtitles و كنت تتحدث في أذني عن كيف تطير الطائرات لوحدها و في الحقيقة رقبتي ألمتني قليلا
    Üçüncüsü, Norden hesaplarını yaparken uçağın alçakta ve yavaş uçtuğunu hesap etti. TED ثالثاً عندما كان يُعد نورد حساباته للجهاز افترض ان الطائرة سوف تحلق بسرعة منخفضة نسبياً و على ارتفاع منخفض
    Kanada Havayolları dokuz gün önce Montreal'e uçtuğunu söylüyor. Open Subtitles قبل 12 عام والآن السفريات الكندية تقول أنه طار إلى مونتريال
    - Gelinin kimlik belgelerinin güverteden denize uçtuğunu. Open Subtitles انا افهمته ان اوراقها طارت فى البحر
    Depoda kalan yakıta göre ne kadar uzağa uçtuğunu bulabiliriz. Open Subtitles ممّا يعني أنّ بإمكاننا أن نعرف إلى أين حلّقت المروحيّة بمقدار استهلاك الوقود
    Ben atladığımda bana uçtuğunu söyle. Open Subtitles عندما قفزت أخبرني أنك طرت
    Yaşlı bir adamın kafasından şapkasının uçtuğunu gördüğüm için ağlamamı mı istedin? Open Subtitles أدرتِ بكائي عندما أرى قبعة تطير من رأس رجل عجوز؟
    Komşular evin etrafında uçtuğunu görebilirler. Open Subtitles يمكن للجيران أن يشاهدوك وانت تطير حول المنزل
    Kadının dairende uçtuğunu söyledin. Open Subtitles إنّك أخبرتني بأن تلك الامرأة كانت تطير حول سقف منزلك.
    Geri dönerken, onun uçtuğunu gördüm. Kurşun gibi üzerime geliyordu. Open Subtitles وبينما كنت أعود, لقد رأيتها تطير.لقد عادت كالقذيفة!
    237 adlı uçuşun koruyucu bir meleği olsa gerek zira birçok kişi onları kesin bir ölümden kurtaran birinin uçtuğunu haber verdiler. Open Subtitles ركاب رحلة 237 أتضح بأن لديهم ملاك حارس حينما الكثير بلّغوا عن هيئة إمرأة تحلق أنقذتهم من موتٍ محتوم.
    Uçakların nasıl uçtuğunu biliyordum ama yine de gergindim. Open Subtitles أعلم كيف الطائرات تحلق, لكنني كنت قلقة.
    'Bazı kuşların çok yüksekten uçtuğunu...' 've bazılarının da öyle olmadığını kabul etmek zorundasın.' Open Subtitles بعض الطيور تحلق عاليا وبعضها لا
    Pekâlâ, annesi bir keresinde eski şehre uçtuğunu söylemiş, hayatı boyunca yaptığı tek uçak yolculuğu. Open Subtitles حسناً , لقد قالت الوالدة أنه قد طار فوق المدينة القديمة فى الرحلة الجوية الوحيدة التى قام بها
    Bazıları çok ama çok uzaktaki başka bir ormana uçtuğunu söyledi. Open Subtitles البعض قال بأنه طار إلي غابة أخري بعيدة جداً
    Bir keresinde koltuğa geçip Cezayir'e uçtuğunu hatırlıyorum. Open Subtitles أتذكّر ذات مرّة ، أنّه طار بطائرة إلى "الجزائر"
    Başkası da değil zaten, yoksa fizik kanunlarının pencereden uçtuğunu görürlerdi. Open Subtitles -حسنًا، ولا أي واحد آخر هنا كما هو واضح وإلا لكانوا لاحظوا أن قوانين الفيزياء تبدو وكأنها طارت من النافذة
    Belki biri nereye uçtuğunu görmüştür. Open Subtitles ربما عرف أحد إلى أين طارت
    Ve uçakların nereye uçtuğunu öğrenmem gerek, Gary. Open Subtitles و يجب أن أعرف المناطق التي حلّقت الطائرة فوقها ما هي تلك المناطق، (غاري)؟
    Bana uçtuğunu söylediğini duymak istiyorum. Open Subtitles أريد أن أسمعك تقول أنك طرت
    Muybridge titiz fotoğrafçılığıyla atın dört nala koşarken bazı anlarda gerçekten uçtuğunu kanıtladı. TED وباستخدام التصوير الدقيق استطاع مايبريدج إثبات أن الحصان عندما يعدو فهو يطير بالفعل

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد