Bu örnek Uganda'da yaptığımız bir çalışmadan, haberleşme cihazlarını ortak kullanan insanların bu cihazları nasıl kullandığı hakkında daha karmaşık bir örnek. | TED | هذا المثال معقد إلى حد ما، وهو من دراسة قمنا بها في أوغندا عن كيفية استخدام هذه الأجهزة بين الأشخاص الذين يتشاركونها. |
Vatanımdaki savaş beni 9 yıl önce 2008'de Uganda'ya kaçmaya zorladı. | TED | أجبرتني الحرب في وطني على الفرار إلى أوغندا في عام 2008، قبل 9 سنين مضت. |
Ama aslında Uganda'da o dönemde başka birşey daha oldu. | TED | ولكن في الواقع حدث أمرٌ ما في أوغندا في هذه الفترة |
Uganda, Sarajevo, Montréal'deki eski arkadaşlarını ziyaret ediyorduk. | Open Subtitles | زياره اصدقائه القدامى فى اوغندا وسراييفوا و مونتريال |
Bunu Uganda'da henüz lise öğrencisi olarak okurken bizzat yaşadım. | TED | لقد واجهت هذا لأول مرة كطالب في الثانوية في يوغندا. |
Göçmen olarak başından daha kötü şeyler geçmiş erkek ve kız kardeşlerime ses olabilme umuduyla ABD'ye gelmek için Uganda'dan kaçtım. | TED | لقد هربت من أوغندا إلى الولايات المتحدة على أمل الحفاظ على أصوات إخوتي وأخواتي الذين يخوضون متاعب كثيرة كمهاجرين. |
Bu örnekler benim Uganda'da tanık olduğum babamınsa Bihar'da karşılaştığı sorunlara yeni umutlar aşılıyor, yeni çözüm olasılıkları yaratıyor. | TED | هذه الأمثلة تعطي أملا جديداً، وإمكانيات جديدة للمشاكل التي شهدت في أوغندا أو التي واجهها والدي في بيهار. |
Ve burada gördüğünüz ise Uganda kırsallarında bir kulübenin üzerine yazılmış bir çift telefon numarası. | TED | وما ترونه هنا هو زوج من أرقام الهواتف مكتوبة على أحد الأكواخ في أوغندا. |
İklim krizini halletmezsek eğer, Uganda'da yoksulluğa karşı savaşma planları çözülmeden kalacak. | TED | فخطط القضاء على الفقر في أوغندا تعتبر جدلية إذا لم نحل قضية المناخ |
Oxford'taki meslektaşlarımla beraber, Uganda'da mültecilerin ekonomik yaşamlarını inceleyen bir araştırma projesini başlattık. | TED | جنبا إلى جنب مع زملائي في أكسفورد، شرعت في مشروع بحثي في أوغندا عن الحياة الاقتصادية للاجئين. |
Uganda'yı ev sahibi ülkelerin temsilcisi olduğu için seçmedik. | TED | وقد اخترنا أوغندا ليس لأنها ممثلة لجميع البلدان المضيفة. |
En başta, Uganda'daki ailesine düzenli olarak telefon ettiğini gördük. | TED | ومنها، رأينا أنها قامت وبشكل منتظم بإجراء المكالمات الهاتفية مع عائلتها في أوغندا. |
Örneğin, geçenlerde Uganda'da bir grup eylemci sokaklara kafeslerin içinde domuzlar bıraktı. | TED | على سبيل المثال: مؤخرًا قامت مجموعة من النشطاء في أوغندا بإطلاق قطيع من الخنازير في الشوارع. |
Uganda'da eski çocuk askerlere psikolojik yardım amaçlı kullanıldı. | TED | إنها تستخدم في أوغندا لمنح بعض المساعدات النفسية للجنود الأطفال السابقين. |
Teresia, Kenya ve Uganda sınırındaki Malaba kasabasında, bir ağacın altında kıyafet satardı. | TED | تبيع تيرسيا الملابس تحت شجرة في بلدة تدعي مالابا، على الحدود بين أوغندا وكينيا. |
Uganda hâlâ ülkenin kuzey bölümünde ayaklanmayla uğraşıyor. | TED | لا تزال أوغندا تكافح حركات التمرّد في المنطقة الشمالية من الدولة. |
Uganda'da dört yıl önce 8 yaşında bir kız, 30 yaşındaki bir adamla evlenebiliyordu. | TED | قبل أربع سنوات، في أوغندا كانت تستطيع الفتاة ذات الثمانية أعوام من الزواج من رجل عمره ثلاثين |
İlk olarak Uganda ve Zimbabwe'de hızlı artış var. | TED | أولاً لدينا ارتفاع سريع في أوغندا وزيمبابوي |
Uganda'daki bir ormanda özel bir şey var. | Open Subtitles | لكن هناك شيئا خاصا في هذه الغابات الممتدة فى اوغندا |
Uganda'ya gidiyorum! | Open Subtitles | و هم ليسوا متورطين في علاقتنا انا ذاهبة الي اوغندا |
Uganda'daki Yeni Orman Firması, ormanlarını yeniden ekip geliştiriyor. | TED | يوغندا: شركة الغابات الجديدة، إعادة تطوير وإعادة زراعة الغابات. |
İlk görevim Uganda'ydı. Hibelerimizden yararlanabilmeleri amacıyla Uganda Ekonomi Bakanlığı ile reform görüşmeleri yürütüyordum. | TED | عملي المبدئي ركز على أوغندا، حيث ركزت في التفاوض على الإصلاحات مع وزارة المالية الأوغندية حتى يتمكنوا من الحصول على قروضنا . |
Bu gece Uganda'ya gidiyorum. | Open Subtitles | إنني ذاهبة إلى اوغاندا ملاحضة, اوغاندا هي من أجمل البلاد في شرق أفريقيا |
Ve bir ütopya olan Silikon Vadisi türünde olmak ve -- tür, yani, dünya türü, eğer bunun kırsal Uganda'da işe yarayan bir teknoloji olduğunu düşünerek elimize birşey geçebilir. | TED | و أن تكون نوعاً ما من وادي السيليكون , نوعاً من المجتمع الأمثل و -- نوعاً ما العالم فكرنا أنه إذا كان بإمكاننا جعل هذه التقنية تعمل في قرى أوغندة ربما سنحصل على شيئ ما |
İçindeki hüzün bana memleketim Uganda'daki kızların söylediği bir şarkıyı hatırlattı. | Open Subtitles | حزنها الأصيل ذكرني بأغنيه الفتيات في قريتي تعودوا علي غنائها في أوغاندا |
Açık bilgi, açık yardım, açık yönetişim ve birlikte bunlar kalkınmaya başka bir boyut kazandıran üç ana değişimi temsil ediyor. Aynı zamanda Uganda ve Bihar'da tanık olduğum sorunların çözümü için umut saçıyor. | TED | المعرفة المفتوحة و المعونات المفتوحة و الإدارة المفتوحة، كلّها مع بعضها تمثل ثلاثة تحوّلات أساسية التي حولت التنمية ، والتي أيضا تحمل أمالاً كبيرة للمشكلات التي شهدتها في أوغندا وبيهار. |