ويكيبيديا

    "umuduyla" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • أمل
        
    • امل
        
    • أملاً
        
    • آملة
        
    • بأمل
        
    • يأمل
        
    • يأملون
        
    • آملةً
        
    • آملًا
        
    • أملا
        
    • الآمال
        
    • أملًا
        
    • متمنياً
        
    • متأملا
        
    • على الأمل
        
    Kız için para bulmak umuduyla, bütün şehri gezmeye başlar. Open Subtitles على أمل الحصول على النقود للفتاه فقد هام فى المدينه
    Kız için para bulmak umuduyla, bütün şehri gezmeye başlar. Open Subtitles على أمل الحصول على النقود للفتاه فقد هام فى المدينه
    Enerjisini tekrar toplayan erkek başka bir dişiyi cezbedip onunla çiftleşebilmek umuduyla öğle sonrası seansı için çiftleşme bölgesine geri dönüyor. Open Subtitles وبعد أن يتزود بالوقود, يعود الذكر إلى منطقته من أجل الدورة المسائية للتحليق على أمل أن يجتذب أنثى أخرى ويتزاوج معها.
    Arkadaşlarım ve ben tüm gece boyunca sizinle St.Michael'ın yeniden sunumu seromonisi hakkında konuşabileceğimiz umuduyla seyahat ettik. Open Subtitles ولكنى واصدقائى سافرنا طوال الليل على امل الكلام معك حول شارع مايكل ومراسم اعادة التكريس.
    Annelerini görmek umuduyla da geç saate kadar kalabilirler tabi. Open Subtitles ويظلّا مستيقظان لوقت متأخّر أملاً في أنْ يحظيا برؤية والدتهما.
    Neden kendi hatalarımızı ve kusurlarımızı düzeltmek umuduyla makineler inşa ederiz? Open Subtitles لماذا قد قمنا ببناء ألات على أمل تصحيح عيوبنا و نُقصنا
    Otopsi uyuşmuyordu, ve Hendrix'in menajeri sigortadan para kazanmak umuduyla boğazında haplar ve kırmızı şarap olduğunu itiraf etti. Open Subtitles التشريح ناقض ذلك، فاعترف مديره بإقحام الحبوب والنبيذ الأحمر في حلقه على أمل أن يقبض بوليصة التأمين يا للروعة.
    O halde belki de buraya seninle zaman geçirmek umuduyla gelmişimdir. Open Subtitles إذا ربما أتيت إلى هنا على أمل قضاء وقت ممتع معك.
    O bir şair, bir oyun yazarı, tüm hayatı ülkesinin birliği ve özgürlüğü umuduyla dengelenmiş bir adam. TED إنه شاعر,كاتب مسرحي, رجل كانت كُل حياته مُتوازنة على أمل واحد يتعلق بوحدة وطنه وحريته.
    Göçmen olarak başından daha kötü şeyler geçmiş erkek ve kız kardeşlerime ses olabilme umuduyla ABD'ye gelmek için Uganda'dan kaçtım. TED لقد هربت من أوغندا إلى الولايات المتحدة على أمل الحفاظ على أصوات إخوتي وأخواتي الذين يخوضون متاعب كثيرة كمهاجرين.
    Arkadaşı onu hayata döndürme umuduyla deli gibi tokatlıyordu. TED كان صديقها محموم يصفع وجهها على أمل إنعاشها.
    ...ve farklı mizah çeşitlerinin geliştirilebileceği umuduyla,... ...sevdiğim her şeyi oraya koydum.™ TED على أمل أن يبدأ حوارا بين الأطفال والكبار على مستويات مختلفة، وأتمنى أن تنشأ أنواع مختلفة ومتنوعة من الفكاهه.
    Her sabah babası inşaat işinde çalışabileceği umuduyla uyanıyor ve iyi bir ayda 50 dolar kazanabiliyordu. TED و في كل صباح، يستيقظ أبوها على أمل أن يحظى بعمل في مجال البناء، و في أحسن الأحوال، يكسب 50 دولاراً في الشهر.
    Bu duygusal kısımları kadınların savaşlar ve imparatorluklar hakkında yazmaması gerektiğine inanan bir topluma daha hoş gelmesi umuduyla dahil etmiş olabilir. TED أدرجت هذه الممرات العاطفية على أمل أن يجعلوا كتاباتها أكثر قبولا للمجتمع الذي يعتقد أن النساء لا ينبغي يكتبن عن المعارك والإمبراطوريات.
    Hepsini, yeni büyük şeyi veya seni ve şirketini yeni büyük olay yapacak bir şey çıkarabilecek yeni büyük yazarı bulma umuduyla yapıyorsun. TED كل هذا على أمل إيجاد العمل الكبير التالي أو الكاتب الكبير التالي الذي يستطيع تقديم شيء بإمكانه جعلك و شركتك الشركة الكبيرة التالية
    Ailemin de yardımıyla, ulusal bir iletişim başlatmak umuduyla, hikâyemizi paylaşacağım. TED بمباركة أسرتي، سأقوم بمشاركة قصتنا علي أمل إثارة حوارٍ قومي.
    Böylece Michael oğluyla arasını yeniden düzeltmek umuduyla liseye gitti... tam da Tobias'ın kızıyla arasını düzeltme çabaları duvara toslamışken. Open Subtitles و هكذا غادر مايكل للمدرسه الثانويه على امل التواصل مع ابنه مره اخرى بينما توبايس يحاول التواصل مع ابنته اصطدم بعقبه
    Uygun hız ve yön için gerekli rüzgârı alma umuduyla yukarı ya da aşağı gidiyordu. TED يطفو صعوداً وهبوطاً، أملاً في لقاء ريح تنتقل بالسرعة والاتجاه المرغوب بهما.
    Çin'den birinin geleceği umuduyla yalvardım yakardım ve yardım istedim. TED توسلت وصرخت لكل أنواع المساعدة، آملة أن يظهر أحدهم من الصين.
    Ama belki de, sadakatsiz eşinin gitmesine... engel olabilmek umuduyla. Open Subtitles ولكن ربما أيضا بأمل يائس للحاق بزوجته الخائنة ويوقفها عن الرحيل من يدري؟
    Bu çocuk, açıkça görülüyor ki, bu yalanları efendisini kurtarma umuduyla uydurdu. Open Subtitles الغلام لابد يختلق هذه الأكاذيب وهو يأمل أن ينقذ سيده
    Ve her zaman umuduyla Birisi, bu keşfedeceksiniz bu tanımak için okuyun Yazarın gerçek kişiliği. Open Subtitles ودائما يأملون بأن أحدا ما سيكتشفها لو قرأتيها ستعرفى الشخصيه الحقيقيه لمؤلفها
    Silahları o kadar az ki Nehir Kralı yeniden ikmal eder umuduyla ona takas için bir çocuk önerdi. Open Subtitles وحتّى أنّها ستُقايض غُلامًا لملك النهر آملةً أنّه سيُزودها بالعتاد
    Ben de bunu bir gün düğününde takman umuduyla sakladım. Open Subtitles لذا احتفظت به آملًا أن ترتديه ذات يوم في يوم زفافك.
    O sırada, malum kaderini değiştirme umuduyla kurtarıcısı o boş arazide gözüktü. Open Subtitles بينما منقذه كان ينظر إلى القفر والصحراء أملا في تغيير مصيره المحتوم
    Tabanca, asilzadenin oğlunun kızıyla evlenmesi umuduyla bir hediye olarak hazırlandı. Open Subtitles صمم هذه البندقية كهدية لمسايرة الآمال ابن الرجل النبيل أخذ ابنة المكسيكي الفقير وتزوجها
    Naaşlarını bulabilme umuduyla enkazı yedi gün boyunca aradım. Open Subtitles قضيت 7 سنوات أبحث عبر الأنقاض أملًا في العثور على رفاتهما
    Beni korumaları umuduyla etrafımı onlarla sarardım. Open Subtitles أحطت نفسي بهم متمنياً بأن يحرسوني
    Yoksa içine düşmeleri umuduyla insanlara tuzak hazırlamak kocasının doğasında mı vardı? Open Subtitles أو كان ذلك من طبيعته أن يضع الشَرَك للآخرين متأملا أن يقعوا فيه؟
    Annesi bana Archibald'u, soğuk iklimimizin kanındaki ateşi söndürmesi umuduyla gönderdi majesteleri. Open Subtitles (أرشيبالد) أرسل ليّ من قبل أمه. على الأمل تقليل سخونة دمه

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد