Seni asla aldatmadım ben ve hâlâ umursadığını bilmek güzel. | Open Subtitles | لم أخنك قط لكن من الجميل معرفة أنك تهتمين |
Şimdi var olup olmadığımı umursadığını biliyorum. | Open Subtitles | الآن أعلم بأنك تهتمين حقاً بوجودي من عدمه |
Hiçbir odadaki hiç kimsenin düşüncelerini umursadığını sanmıyorum. | Open Subtitles | اشك في انك تهتمين بما يعتقده اي أحد في هذه الغرفة عنك |
Gerçekten beni umursadığını, bana güvendiğini anlamanın yolunun bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أنّي بهذه الطريقة سأعرف إنْ كنتَ تثق بي فعلاً و إنْ كنتَ تكترث فعلاً |
umursadığını görmek güzel. | Open Subtitles | من الجيّد رؤيتك تكترث |
Polislerin, zencilerin zengin olmasını umursadığını mı sanıyorsun? Böyle işlerde. | Open Subtitles | أتعتقد أنّ الشرطة قد تهتم بشأن إدمان الزنوج في المجمّعات السكنية؟ |
Bana söylediklerine inanarak, beni umursadığını söylediğinde sana kandığım için kendimi çok salak hissediyorum. | Open Subtitles | انا اشعر بالغباء بصدق ماذا ستقولين لي انك تهتمين بموتي |
Sadece ikinci sahnenin sonundayken beni, numarana devam edemeyecek kadar fazla umursadığını fark ettin. | Open Subtitles | ...نحن فقط في نهاية الفصل الثاني ...لقد ادركتي بأنك تهتمين كثيرا لأجلي لتكملي خدعتك |
- Tamam, bak, seni tanıyorum ve artık Ethan' la flört etmezsin, en azından onu umursadığını düşündüm. | Open Subtitles | حسناً , انظري , أعرف أنكي و "إيثان" لا تتواعدون بعد الآن لكن علي الأقل أعتقد أنكي تهتمين به |
Ayrıca senin de bu adayı umursadığını biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف أنكِ تهتمين لهذه الجزيرة. |
Seni fazlasıyla umursadığını düşündüğüm bu genç adamı. | Open Subtitles | ذلك الشاب خاصتكِ والذي تهتمين بشأنه |
Ne düşündüğümü umursadığını söyledin. | Open Subtitles | أنتي قلتي بأنكي تهتمين بما أفكر به |
Eğer onu umursadığını duyarsa bu sayede Ellie'yi umursamasını da sağlayabiliriz. | Open Subtitles | اذا فهم أنكِ تهتمين به (هكذا ستجعلينه يهتم بـ (ايلي |
Ben aslında beni umursadığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت حقا انك تهتمين بي |
Bak şimdi umursadığını biliyorum. | Open Subtitles | اوه,حسنا الان اعلم انك تهتمين |
Neden umursadığını bile bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف لما تهتمين. |
Beni umursadığını bilmiyordum. Umursamıyorum. | Open Subtitles | -كنت أعتقد أنك لا تهتمين بأمري |
Saygısızlık etmek istemem ama Bayan Roxanne Ford'un nereden giyindiğimi umursadığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا إهانة يا صاح، لكن أنا لا أعتقد أنّ السيّدة (روكسان فورد) تكترث من أيّ مكان أتسوّق |
Partimi gerçekten umursadığını sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنك تكترث لحفلتي |
Kızları umursadığını sanıyordum. | Open Subtitles | لقد اعتقدت انك تهتم بشأن الفتيات |
Neden havayı umursadığını bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم لما قد تهتم بشأن الطقس |