Travma yaşaman çok normal. utanılacak bir şey yok bu konuda. | Open Subtitles | من الطبيعي الشعور بالصدمة، وهو شيء لا يجب أن تخجل منه |
Artık yaşIı bir hizmetçi olmakta utanılacak bir şey olmadığını kabullenmem gerek. | Open Subtitles | على أن أبدأ بإخبار نفسي أن لا عيب بأن أصبح عذراء عجوز |
Korku, tehlike karşısında bir hikmettir, utanılacak bir şey değildir. | Open Subtitles | الخوف حكمة عند مواجهة الخطر هذا شيء لا يدعو للخجل |
Eğer dürüstçe mücadele ettiysen başarısız olmakta utanılacak bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك اي عار من الفشل اذا بذلت فيه اي جهد |
Çöküş yaşamanın utanılacak bir yanı olmadığını biliyorum ama itiraf etmeliyim ki, bundan utanıyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنه لا يوجد ما يشعر بالخجل بالإصابة بانهيار لكن عليّ الاعتراف , أنا خجل من ذلك |
Korku bir dövüşçünün en yakın arkadaşıdır. Bunda utanılacak birşey yok. | Open Subtitles | الخوف هو أفضل أصدقاء الملاكم هذا شئلا تخجل منه |
Ve diğer şeyler var ve onlar sana ait. Bunda utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | هذه الأشياء تخصك وحدك, لا ينبغى لك أن تخجل منها |
Öyle de kalacak. Tamam, bunda utanılacak bir şey yok. Görevin icabıyla bunu yaptın. | Open Subtitles | هذا شىء لا يجب أن تخجل منه لقد فعلت هذا أثناء أدائك للخدمة |
Biliyorum yönetici işi için başvurmuştun, ama geri adım atmakta utanılacak birşey yok. | Open Subtitles | أعلم أنك كنت تريد وظيفة مشرف لكن لا عيب في بعض التنازل |
Korkak olmakta utanılacak bir şey yok. Korkak mı? | Open Subtitles | حمداً لله أنك عدت لا عيب في أن تكون جباناً |
Sindirim Bozuklukları Doktoru'nun ofisine gelmekte utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا عيب في القدوم إلى أخصائي الامراض الباطنية |
Korku, tehlike karşısında bir hikmettir, utanılacak bir şey değildir. | Open Subtitles | الخوف حكمة عند مواجهة الخطر هذا شيء لا يدعو للخجل |
Ve biz enerjimizin, geldiği yerin utanılacak bir yer olmasından ziyade gurur duymalıyız. | TED | وينبغي أن نكون فخورين بالمكان الذي تأتي منه طاقتنا، بدلا من شيء نشعر بحاجة للخجل. |
Kendini onu öldürmeye ikna edemiyorsan bunda utanılacak veya yargılanacak bir şey yok. | Open Subtitles | إذا لم تتمكني من قتلها ليس هناك عار ، وأنا لا أحكم عليكِ |
O evlendi, ben yemin ettim ve bitti. utanılacak bir durum yok. | Open Subtitles | لقد تزوجَت، وأخذت على نفسي عهد هذا كل شيء، لا عار بذلك |
Bir casus için, geri çekilmekte utanılacak bir şey yoktur. | Open Subtitles | بالنسبة لجاسوس , لن يكون هناك خجل عند الانسحاب.. |
Seninle hiç tanışmasaydım, utanılacak bir şey yapmazdım! | Open Subtitles | إن لم ألتقِ بك ما كنت سأقوم بأيّ عمل أخجل منه |
Ve eğer boşanma bir sürü utanca neden oluyorduysa, bugün, ayrılabilecekken kalmayı tercih etmek utanılacak yeni durum. | TED | واذا كان الطلاق يحمل كل العار، اليوم نختار البقاء عندما يمكننا المغادرة هذا هو العار الجديد |
Dediğim gibi, yardım istemenin utanılacak bir tarafı yok. Tamam mı? | Open Subtitles | كما قلت ليس هنالك سبب كي تخجلي من طلب المساعدة |
Eğer bir yerin fena şekilde acırsa, ...o zaman ağlamak utanılacak bir şey değildir. | Open Subtitles | أنت مرهقة كما لو أنكِ آذيتي بشكل سيئ في مكان ما لذا فإن البكاء ليس شيئا تخجلين منه |
- utanılacak bir şey yok. - Ki bu tam anlamıyla yanlış. Tamam. | Open Subtitles | لاشيء مخجل في ذلك .غير ان ذلك كله غير صحيح |
Joe, utanılacak bir şey bunda. Hepimiz yetişkiniz. | Open Subtitles | ليس هناك شىء لتخجل منه يا جوى كلنا ناضجين هنا |
İyi savaşmışsın ama kaybetmişsin. Bu utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | لقد قاتلتِ جيداً، ولكنكِ خسرتِ لا يوجد خزي في ذلك |
Hangimizin nevrotik olduğuna gelirsek, biz analistlerin bir parça nevrozun utanılacak bir şey olmadığı konusunda anlaştığımızı sanıyordum. | Open Subtitles | فمن منا مصاب بالعصاب ، أعتقد بان كلانا متفقين بان العصاب البسيط لا يجب الخجل منه |
Benim birlikte yaşadığım sen utanılacak hiçbir şey yapmadı. | Open Subtitles | حسنٌ، الشخص الذي كنت أعيش معه لا يخجل أبدًا من أمر قام به |
utanılacak bir durum değil. Sadece iki kat eğlenceye ulaşmanın yolu. | Open Subtitles | لا شئ نخجل منه فقط نحصل على مرح مضاعف بهذة الطريقة |