Kramer'in ölümünden kendimi sorumlu tutuyorum. Senin için beni uyarmıştı. | Open Subtitles | وأشعر بأني مسؤول عن وفاة زوجها، فقد حذرني بشأنك |
Evet, biliyordum, analistim beni uyarmıştı ama o kadar güzeldin ki, bu yüzden başka analist buldum. | Open Subtitles | أعرف لقد حذرني المحلل لكنكِ كنتِ جميلة جداً وذهبت لمحلل آخر |
Yaşlı adam seninle ilgili uyarmıştı beni. | Open Subtitles | الرجل العجوز حذّرني منكِ إعتقدت أنّه كلام هراء |
Anam senin gibi yakışıklı Kaliforniya delikanlılarına karşı beni uyarmıştı. | Open Subtitles | امي حذرتني عن ساكني كالفورنيا الوسيمين المتمادين |
Rachel Carson -- Modern çevreciliğin öncülerinden-- tamda bu olay hakkında bizi 1962 de uyarmıştı. | TED | ريتشيل كارسون عرابة الطبيعة الحديثة حذرتنا فيما يخص هذا منذ عام 1962 |
Doktor son kalp krizinden sonra sizi uyarmıştı. | Open Subtitles | لقد حذرك الطبيب بعد نوبة القلب الأخيرة |
Jim bizi bir kez uyarmıştı. Acaba yeniden yapar mı. | Open Subtitles | حذرنا جيم مرة وأتساءل إن كان بإمكانه فعل ذلك مجددا |
Kas yapmak için alınan ilaçların insanı güçsüz düşürdüğü konusunda doktorun biri beni uyarmıştı... | Open Subtitles | الدكتور حذرني, تناول أي شيء لتقوية العضلات, أو سوف تنتهي ضعيفا وعاجز |
Ne biliyor musun, ajansın beni, senin bir diva olduğun konusunda uyarmıştı, haklılarmış. | Open Subtitles | لقد حذرني وكيلك من أنكِ مغرورة و كان محقاً |
Ama beni araştırma yapan FBI konusunda uyarmıştı. | Open Subtitles | لكنه حذرني من أن الإف بي آي يحققون بأمرنا |
Babam gerçek dünyanın gerçek sonuçları olduğu konusunda beni uyarmıştı. | Open Subtitles | أبي قد حذرني بأن العالم الحقيقي له عواقبه |
Avukatlarım, bu tarz soruların gelebileceği konusunda uyarmıştı ve bu konu hakkında söylemek için hazırlandığım tek şey... | Open Subtitles | حذّرني المحاميين بأنّ أسئلة كهذه قد يتم طرحها و هذا كلّ ما لديّ لأقوله بشأن هذا الموضوع بالوقت الحاضر |
Baban, seninle birlikte yaşamam konusunda beni uyarmıştı. Bana söylemişti ve ben lanet olsun ki ona inanmadım. | Open Subtitles | والدك ، حذّرني من العيش معك لقد أخبرني ، وأنا لم أصدقه |
Biliyorum, Berta beni önceden uyarmıştı. Belki de yatağına plastik çarşaf koymalıyım. | Open Subtitles | أنا أعرف ، بيرتا حذرتني من قبل أظن من الأفضل أن أضع أغطيه بلاستيك على السرير |
Evet, senin böyle olduğun konusunda beni uyarmıştı. | Open Subtitles | حسنا نعم، لقد حذرتني من هذا انك تقومين بهذا العمل |
Saldırı konusunda bizi uyarmıştı. O olmasa hepimiz ölmüştük. | Open Subtitles | لقد حذرتنا من هجومهِ بدون تحذيرها، لكنّا جميعاً ميّتين |
- Bir şeyler gösteriyormuş. - Seni bu konuda uyarmıştı. | Open Subtitles | ـ وأرته أشياءً ـ لقد حذرك بشأن هذا |
Nokes, Peder Bobby'ye bir şey söylemememiz için bizi uyarmıştı. | Open Subtitles | نوكيس حذرنا بأن لا نقول أي شئ إلى الأب بوبي |
Kızlar, sapığımız bizi uyarmıştı. | Open Subtitles | انتم يا رفاق متربصنا بالفعل قام بتحذيرنا , حسناً؟ |
Yani parmak izini bir suç mahaline bırakacağı yönünde uyarmıştı. | Open Subtitles | إذن، هُو قد حذّرك أنّه سيزرع بصمتك في مسرح جريمة. |
Yazar George Eliot tüm yanılgı şekilleri arasında kehanette bulunmanın en gereksiz olduğu konusunda bizi uyarmıştı. | TED | حذّرتنا المؤلّفة جورج إيليوت أنّ من ضمن مختلف أنواع الأخطاء، التّنبؤ هو الأسوأ. |
Ajan Singh güvenlikleri için ailemi uzaklaştırmam gerekebileceği konusunda beni uyarmıştı. | Open Subtitles | قام الوكيل "سينغ" بإخطاري أنه قد يكون من الضروري نقل عائلتي من أجل حمايتهم |
Birlikte bu yollara girmememiz konusunda beni uyarmıştı ama dinlemedim. | Open Subtitles | لقد قام بتحذيري بألا أدفعه لفعل ذلك وأسحبه إلى هذا الجانب ولكنّني لم أُنصت له |
Bob senin bazen baş belası olabileceğin konusunda uyarmıştı. | Open Subtitles | بوب نبهني انك قد تكون مزعجا جدا. |
Buradaki hayatı kabul etmemi yoksa öleceğim konusunda beni uyarmıştı. | Open Subtitles | وحذرني بأني إذا لم أقبل حياتي هنا... إذن سأموت... |
Gezginlere güven olmayacağı konusunda amcam uyarmıştı beni. | Open Subtitles | عمّي أنذرني من الثقة بالرحّالة. |
Ama Churchil'in kamuoyu nezdinde desteği büyüktü. Hükümeti, savaşın yaklaşmakta olduğu konusunda uyarmıştı. | Open Subtitles | لكن ( تشرشل ) كانت له شعبيه كبيره وسط الشعب لقد سبق و حذرهم : |