Dinlemeyi ve savaşmak için uygun zamanı beklemeyi gerektirir. | Open Subtitles | فهي تتعلق بالإستماع و إنتظار اللحظة المناسبة للهجوم |
Sakın bu konuyu açmayın. uygun zamanı beklemeliyim. | Open Subtitles | لا تقولا شيئاً عليّ انتظار اللحظة المناسبة |
en uygun zamanı kolluyor ve onları at sakinleştiricisiyle uyuşturuyor. | Open Subtitles | تنتظر اللحظة المناسبة ومن ثم تطعنهم بمخدر حصان |
Yakalamak için uygun zamanı beklemek zorundayız ki üstüne atlarız ve bizden sonrada kimse üstüne atlayamaz, tamam mı? | Open Subtitles | دعيه يتخطانا، علينا الإنتظار حتى تحين اللحظة المناسبة فنقفز عليه بحيث لا يمكن لأحد آخر أن يقفز من بعدنا، اتفقنا؟ |
Kurbanlarını takip ediyor ve bir çocuğu cezalandırdıklarını görünce onları öldürmek için uygun zamanı kolluyor. | Open Subtitles | هو يتعقب ضحاياه ، وبعد مشاهدتهم يعاقبون طفلا ينتظر حتى ما يعتبره هو اللحظة المناسبة لقتلهم |
Hareket için uygun zamanı beklerim, gördün mü? | Open Subtitles | وأنتظر اللحظة المناسبة للتحرّك. |
Avcı sadece uygun zamanı beklemek zorunda. | Open Subtitles | على الصياد فقط إختيار اللحظة المناسبة |
Edie'nin uygun zamanı bulup kendini bırakmasına bağlıydı. | Open Subtitles | عرفت (إيدي) أن عليها انتقاء اللحظة المناسبة للإفلات |
uygun zamanı bekliyordum. | Open Subtitles | انتظرتُ اللحظة المناسبة |
uygun zamanı bekledim. | Open Subtitles | بحثت عن اللحظة المناسبة. |