| uykucu oldukça iş bitiricidir. Senin yerine birşeyler yapabilir. | Open Subtitles | هذا النعسان هو متملص بارع، لعله يستطيع مساعدتك. |
| Sadece eve gitmek ve rahat battaniyemle örtünmek istiyorum ve şu kutusunda uykucu ayı olan kutudaki çaydan içmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط أن العودة إلى منزلي و ألف حولي بطانيتي الدافئة وشرب الشاي مع ذلك الدب النعسان على الصندوق |
| Başkan, uykucu bir kongre üyesi, cezaevi avukatı - insan sırada ne olduğunu merak ediyor! | Open Subtitles | لنرى رئيس الكونغرس النائم من ماساشوستس محامي السجن, ننتظر مالذي سيحدث بتشوق |
| uykucu uyanır uyanmaz yiyeceğiz. | Open Subtitles | حَسناً، الفطور جاهزُ تقريباً سَنَأْكلُ حالما أوقظ السيد نعسان |
| Hey, uykucu. Kampa çıkmaya hazır mısın? | Open Subtitles | ، إيهُا الناعس جاهزون للذِهاب لإقامة مخيّم ؟ |
| Tam zamanında uykucu... kahve de hazır. | Open Subtitles | فى الوقت المُناسب ،أيها الكسول. القهوة جاهزة. |
| Uyan, uykucu. Akşam oldu. | Open Subtitles | إنهضي أيتها الناعسة إنه غروب الشمس |
| Sizin için özel olan birisi ile aranızda, çok sayıda iğneli ve uykucu kirpileri besliyorsun. | TED | فأنت أيضًا لديك القليل من القنافذ النائمة الموجودة بينك وبين الشخص المُميَّز الذي تُحبه. |
| - İyi geceler uykucu, kakan var mı? | Open Subtitles | ليلة طيبة يا ذا الرأس النعسان! -هل تريد أن تقضى حاجتك؟ |
| Çünkü kovulmak üzeresin uykucu sersem. | Open Subtitles | ـ لماذا؟ لأنك يطلق عليك عمليا رجلي النعسان... |
| Kalkma vakti geldi, uykucu. | Open Subtitles | حان وقت الإستيقاظ أيها النعسان |
| Minik uykucu çocuk, uzun zamandır uyuyormuş ve akdeniz cennetini kaçırıyormuş. | Open Subtitles | الفتى النائم هُنّا, أفتقدتهُ في أيام نومهِ لقد نال تدريباً في النعيم |
| Aptal uykucu, unuttunmu ? Dondurma. | Open Subtitles | ، أيّها السخيف النائم أنسيت البوظة؟ |
| "uykucu Dev", az önce söylediğim şarkı, onun şiirlerinden biridir. | TED | " العملاق نعسان ،" الأغنية التي غنيتها للتو، هي أحد قصائده. |
| Konuğunuz bendeniz, uykucu Gonzales. | Open Subtitles | أَنا مضيّفُكَ، غونزاليس نعسان. |
| Hadi uykucu. Eve gitme zamanı. | Open Subtitles | هيا يا أيها الناعس إنه وقت الذهاب للمنزل |
| Oyalanmaya zaman yok, uykucu. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأنه ليس هناك وقت للتسكع أيها الكسول |
| Seni yıkadı mı? Sana beyazları giydirip, "İyi geceler, uykucu" mu dedi? | Open Subtitles | هل أعطاك حماماً وألبسك ثوباً أبيض وقال "ليلة طيبة أيتها الناعسة"؟ |
| Günaydın uykucu. Kahvaltı için hazır mısın? | Open Subtitles | مرحباً، أيتها النائمة هل مستعدٌ للإفطار؟ |
| uykucu şirin, yataktan kalksan iyi olur yoksa annen ikimizi de öldürür. | Open Subtitles | يا سيد السراويل النعسانة. من الأفضل أن تنهض من ذلك السرير أو ستقتلنا أمك نحن الإثنان. |
| Kalkma vakti, uykucu. | Open Subtitles | حان الوقت لتستيقظي , أيتها الكسولة. مـنـتـديـات الـكـيـــف |
| Uyan hadi uykucu. Derse geç kalmak istemezsin. | Open Subtitles | استيقظي يا نعسانة لاتودّي التأخر عن المدرسة |
| Kalk bakalım, uykucu. Fırla yataktan. İşlerimiz var. | Open Subtitles | دعنا نذهب يا ناعس إرتفع وأشرق |
| Madende elim ayağıma dolaştı. uykucu lisansüstü yapmaya gitti. | Open Subtitles | أعني بينما أكدح في المنجم يذهب (دوبي) لينال شهادة الماجستير |
| Bay uykucu'ya hoşça kal dediğimi söyle. | Open Subtitles | أخبري السّيد سليبي بانتس ما اقوله بمعنى مع السّلامة بي بي شيريو أو ما شابه ذلك الجحيم الذي يفعلونه هنا |
| Yataktan dışarı, uykucu! | Open Subtitles | أنهضي يا كسوله ! |
| Ziyaretçin var uykucu kedi. | Open Subtitles | لديك زائر أيها النعس |