Doktor uyuşturucular yüzünden vücudunun gevşediğini ve bu yüzden boynunun kırılmadığını söyledi. | Open Subtitles | الطبيب قال ان المخدرات جعلت جسمه مرن قليلآ لحمايته من كسر عنقه |
uyuşturucular, Birleşik Devletler'e Arizona, Teksas ve Kaliforniya'daki Kaçakçılık koridorları üzerinden geliyor. | Open Subtitles | المخدرات تدخل امريكا عبر ممرات التهريب في اريزونا و تكساس و كاليفورنيا |
uyuşturucular kahve içinde gelir. Koku, köpekleri aldatır. | Open Subtitles | المخدرات تعبأ في علب القهوة يتم فحصها بواسطة الكلاب |
-Depoda bulduğun kalıntılarla aynı kimyasal yapıya sahip uyuşturucular, altı ay önceki bir baskında ele geçirilmiş. | Open Subtitles | مخدرات بنفس التركيب الكيميائي بالضبط للأثر الذي وجدناه في المخزن تمت مصادرتها في مداهمة قبل ستة أشهر |
Her tür şeyi düzenler... ateşli silahlar, uyuşturucular, çocuk kaçırmalar gibi. | Open Subtitles | يدير أنواع كثيرة من الاعمال مثل المسدّسات, المخدّرات, عمليّات الاختطاف |
En azından dışarı çıkıp yasadışı uyuşturucular gibi manyak şeyler almıyor. | Open Subtitles | على الأقل، هو ليس بالخارج يتعاطى المخدرات أو يبيعها بشكل غير قانوني. |
Fahişeler, silahlar ve uyuşturucular hakkında hiçbir bilgisi yok. | Open Subtitles | إنه لا يعلم بشأن العاهرات و الأسلحة و المخدرات |
uyuşturucular iyidir demiyorum, ama geçmiş geçmişken ve geleceğin berbatken, geleceğinde tutulmamış sözlerden ve yıkılmış hayallerden başka bir şey yokken. | Open Subtitles | لا أقول أن المخدرات سيئة و لكن عندما يمر ماضيك و يسوء حاضرك و مستقبلك لا يحمل إلا وعوداً مهشمة و أحلاماً ميتة |
Çocuklara seslenip... uyuşturucular hakkında konuşmak istiyordu. | Open Subtitles | وتقوم بهذا الأمر حيث تتكلم للأولاد عن المخدرات |
Çocuklara seslenip... uyuşturucular hakkında konuşmak istiyordu. | Open Subtitles | وتقوم بهذا الأمر حيث تتكلم للأولاد عن المخدرات |
Vee uyuşturucular kötüdür. Uyuşturucu kullanmamalısınız. Tamam. | Open Subtitles | وبالنسبة إلى المخدرات المخدرات سيئة، يجب ألا تتعاطوها |
Tamam, çünkü size söylemeliyim ki uyuşturucular kötüdür. | Open Subtitles | حسناً، لأني أريد أن أخبركم بأنّ المخدرات سيئة |
Ben biliyorum, uyuşturucular kötüdür çünkü uyuşturucu kullanırsan bir hippisindir ve hippiler gıcıktır. | Open Subtitles | أنا أعرف، المخدرات سيئة لأنّك إن تعاطيتها فستكون هيبياً، والهيبيون مقرفون |
uyuşturucular kötüdür. Görüyorsunuz, fıçının dibindeydim. Mahvolmuştum. | Open Subtitles | المخدرات سيئة، لقد اختبرت الأمر بنفسي كنت حطاماً ولم أهتم بالنقود |
Kullanırsanız kötüsünüzdür. Çünkü uyuşturucular kötüdür, tammmam? Uyuşturucu kullanmak kötü bir şeydir. | Open Subtitles | إذا تعاطيتموها تصبحون سيئين لأنّ المخدرات سيئة، مفهوم؟ |
Bu yüzden uyuşturucu kullanarak kötü olmayın, tammmam? O kötü olurdu. Çünkü uyuşturucular kötüdür, tammmam? | Open Subtitles | تعاطي المخدرات أمر سيئ، فلا تكونوا سيئين بتعاطي المخدرات، مفهوم؟ |
Onlara silah ya da uyuşturucular için akış sağlıyor gibi göstermek. Silah içinmiş gibi yap. | Open Subtitles | ونجعل الامر على انه كان تاجر سلاح او مرّوج مخدرات |
Sabıkan var Diego, uyuşturucular ve diğer suçlar elimden bir şey gelmezdi. | Open Subtitles | سجلّك الاجرامي يا دييغو من مخدرات وغيرها لم أستطع فعل شيء |
uyuşturucular intizamsız taşikardiye sebep olabilir. | Open Subtitles | لربّما سبّبت المخدّرات تسارعاً قلبيّاً متقطّعاً |
Colin, uyuşturucular seni mahvetmiş. Adam gibi göremiyorsun bile. | Open Subtitles | تلك العقاقير شوشت ذهنك و لا تستطيع التفكير الجيد |
Dengesiz bir genç ama bunun büyük kısmı uyuşturucular yüzünden. | Open Subtitles | إنهُ فتى مُتقلِّب، لكنَ مُعظَم ذلك نتيجةً للمخدرات |
Şu günler ebeveyn olmak çok zor çeteler ve uyuşturucular varken. | Open Subtitles | الأبوّة أمر صعب في وقتنا هذا، في ظل وجود العصابات والمخدرات. |
Memurlar olay yerine vardığında kurbanımızın pencerelerinden görülebilen bir yerde ciddi uyuşturucular bırakılmıştı. | Open Subtitles | وصل أفراد الشرطة ليجدوا مشغلة موسيقى و أثرأ من عقاقير الجدول الثاني مرئية عبر النافذة الأمامية لاحزري من |
Bu uyuşturucular terörizme para kaynağı sağlıyor. Bizim işimiz buna engel olmak. | Open Subtitles | هذه المُخدرات تمول الإرهاب ومهمتنا أن نمنعها. |
uyuşturucular sınırı başka bir yerden geçiyor. | Open Subtitles | سوف تأتي المُخدّرات عبر الحُدود عن طريقٍ آخر |
Burada çok keskin kokular yayan uyuşturucular var. Buradan uzak durmanızı bekliyordum. | Open Subtitles | ،ثمّة مخدّرات هنا تصدر رائحة نفّاذة .توقّعت أن تتجنّبوا هذا المكان |
Seks ve uyuşturucular olduğu sürece, rock'n'roll suz idare edebilirim sanırım. | Open Subtitles | طالما,هناك جنس ومخدرات أستطيع أن أتعايش بدون الروك آند رول. |