Diğerleri müvekkillerinin yaşam sürelerini uzatmayı başarabildi, bazen yıllarca, bazen sadece birkaç ay. | TED | بعضهم نجحوا في إطالة حياة عملائهم، بعض الأحيان الى أعوام ، واحيانًا الى شهور |
Savaşı uzatmayı da göze alamazlar. | Open Subtitles | ولا يستطيعون إطالة هذه الحرب |
Eğer süreyi uzatmayı düşünürseniz, lütfen beni arayın. | Open Subtitles | إذا أردت تمديد الفترة، اتصلي بنا من فضلك |
İddiaya göre doğal hamilelik süresini uzatmayı test etti çoğunlukla primatlar üzerinde. | Open Subtitles | زعموا بأنه اختبر فكرة تمديد الحمل الطبيعي وغالباً كانت على الحيوانات |
Hayır, yalnızca uzatmayı imzalamak için geldim. | Open Subtitles | لا، لقد أتيت هنا لأوقع قرار التمديد |
- Bazıları bu uzatmayı Vali Conway'in... | Open Subtitles | بعدما تم تمديد المهلة النهائية صباح اليوم الكثيرون يعزون ذلك التمديد - ما الجديد؟ |
Vedaları boş yere uzatmayı kes. | Open Subtitles | توقفي عن إطالة الوداع |
Çakalla olan görüşmen beş dakikadan az sürdü bu da ya mantıklı olan 30 günlük uzatmayı kabul ettin ya da ikinizden biri saçma bir ültimatom verdi. | Open Subtitles | ما يعني إما أنّكما وافقتما على تمديد معقول لمدّة شهر أو أنّ أحدكما قدّم عرضاً نهائيّاً سخيفاً تماماً |
Müvekkilinizin yazılımdaki problemleri çözmemiz karşılığında, opsiyonu 5 yıl daha uzatmayı kabul ettiği telefon konuşması. | Open Subtitles | مكالمة هاتفية فيها عميلنا وافق على اصلاح بغض المشاكل في نظام عميلكم تمديد لخمس سنوات |
Şu an çok fazla trafik olduğuna göre ve bunları ona götürmem gerektiğine göre acaba süreyi uzatmayı düş... | Open Subtitles | لأن هناك الكثير من الحركة حتى الآن ولدي للحصول على هذا البريد لها، وعليك أن تنظر في تمديد ... ؟ |
Ziyaret saatini uzatmayı kabul ediyor musunuz? | Open Subtitles | هل توافق على تمديد ساعات الزيارة؟ |
- Ama Bay Canning borcumuzla ilgili uzatmayı asla desteklemez, bir hafta olsa bile. | Open Subtitles | لن يقبل أبدًا تمديد مهلة تسديد ديننا |
Boş ver uzatmayı. | Open Subtitles | إنسي أمر التمديد. |