Üstünde hastane kıyafetleriyle uzunca bir süredir yol kenarında titreyerek bekliyordu. | Open Subtitles | كانت تقف مرتدية رداء المشفى على جانب الطريق وترتجف لمدة طويلة |
Benim torunum olabilirsin, bu yalnızca uzunca bir zaman korunmana yarayacaktır. | Open Subtitles | قد تكون حفيدة بلدي ، ولكن ذلك فقط حمايتك لفترة طويلة. |
uzunca bir süre boyunca sorgulandık ama nihayetinde güvenlik bizi serbest bıraktı. | Open Subtitles | سؤلنا لفترة طويلة جدا، ولكن، اه، في نهاية المطاف الأمن تركونا لنذهب. |
Ona karşı hislerimi anlattığım bir mektup üzerinde uzunca bir süre çalıştım. | Open Subtitles | قضيت وقت طويل في كتابة رسالة والتي أخبره فيها عن مشاعري تجاهه |
..ve uzunca bir süre sadece ben vardım.. ..sırt çantam ve kurupastalarım.. | Open Subtitles | لوقت طويل و إقتصرت عليّ و حقيبة الظهر و كيس من المعجّنات |
Bunlardan önce de hatırladığım kadarıyla uzunca süre valilere ev olmuştu. | Open Subtitles | قبل أي من ذلك، كانت منزلاً لطابور طويل من الحكام سيتذكرونه |
Alışsan iyi olur zira uzunca bir süre böyle bir yerde kalacaksın. | Open Subtitles | من الأفضل أن تعتادي الأمر, لأنك ستكونين في مكان كهذا لفترة طويلة. |
Öldükten sonra uzunca bir süre bana her şey onu hatırlattı. | Open Subtitles | طيلة فترة طويلة عقب وفاته كان كل شيء حولي يذكرني به |
O halde seni uzunca bir süre görmeyeceğim bir yere git, tamam mı? | Open Subtitles | اذن اذهب الى مكان ما لا اراك فيه لمدة طويلة , حسنا ؟ |
Ben gittikten sonra uzunca bir süre mirasımı taşıyacak birisini buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت شخص ما يستطيع المواصلة بإرثى لفترة طويلة بعد ذهابى |
Diyorlar ki, uzunca bir süredir okyanusları araştırıyoruz ve şu anda bir sorun olmadığını ama çöküşe çok az kaldığını söylemek istiyoruz. | TED | وقالوا ، كنا ندرس بيئة المحيطات لفترة طويلة ، ويجب أن نقول لكم أنها ليست في مشكلة ، بل هي على وشك الإنهيار. |
İşte burada. Baz çifti serilerinden oluşan uzunca bir yapı. | TED | ها هو الجينوم. انه عبارة عن سلسلة طويلة جدا من تلك القواعد الزوجية |
Bir insan çocuğu doğar ve uzunca bir süre tüketici olarak yaşar. | TED | يولد الطفل الى هذه الحياه ولفترة طويلة من الزمن يكون مستهلك. |
Bu yüzden uzunca bir süredir kamu alanlarını yiyor, içiyor, düşünüyor, yaşıyoruz. | TED | وبالتالي فنحن نأكل ونشرب ونفكر ونعيش الفضاءات العامة لوقت طويل جداً. |
Omurgamız, bir dizi kemikten oluşmuş uzunca bir yapıdır ve arada disk denilen kıkırdak yapılar bulunur. | TED | عمودك الفقري هو بناء طويل مصنوع من العظام وأقراص الغضاريف التي تتموضع بينهم |
Bir baş, başın tam ortasında pütürlü bir kısım, uzunca bir beden ve birkaç ayak. Bu prototipik bir fajın görüntüsü. | TED | الشيء المتقطع في الوسط مع رأس وجسم طويل وعدد من الأقدام؛ هذه صورة نموذجية لإحدى العاثيات. |
Biraz sonra da, doğal olarak, gülüşler yatışmaya başladı ama tam olarak sona ermedi, uzunca bir süre. | Open Subtitles | بالطبع ، سرعان ما قل الضحك و لكنه لم يتوقف تماماً لوقت طويل |
uzunca bir süredir, işsizlik had safhadaydı. | Open Subtitles | لوقتاً طويل كانت لدينا مشكلة بطاله متضخمه |
Vincent, bir maç daha kazanırsan, uzunca bir süre yumruğunla seks yapmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | لو ربحت جولة أخرى زيادة سوف تعض على يدك لوقت طويل جدا |
uzunca bir süre ağlayarak, ne yaptığını bilmez bir halde oturup kaldım. | Open Subtitles | و أضعت وقتا طويلا هناك جالسا أبكي غير متأكد ماذا أفعل |
Çenenizi açıp ötmeye başlamazsanız dinlenmek için uzunca zamanınız olacak, kara piçler. | Open Subtitles | .. حسناً ، سيكون لديك راحه طويله اذا لم تفتحوا افواهكم و تبدءون بالكلام ايها الاوغاد |
Rap şarkıları gibi uzunca bir kitap listesi varmış. Çoktan yaptılar: | Open Subtitles | لديه قائمة طويلة من الأسماء الحركية وقائمة سوابق اطول منها |
Araba'ya gelmeyince, dediklerin hakkında uzunca ve derince düşündüm. | Open Subtitles | عندما لم تحضر إلى السيارة ، فكرتُ مطولاً فيما قلت |
Ben uzunca bir süredir birbirimizden uzaklaşmışız gibi hissediyorum. | Open Subtitles | ..... كنتُ اشعر لوقتٍ طويلٍ اننا نبتعد عن بعض |