Ben karavanda olacağım. Buradaki varlığımızın kesinlikle bir etkisi olmamalı. | Open Subtitles | وجودنا يجب ألا يؤثر بتاتا على أى شئ فى الجزيرة |
Aslında buradaki varlığımızın onun için hayli sıkıntılı hale geldiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | في الواقع , أتصور أن وجودنا هنا اصبح غير مريح له |
Kişisel varlığımızın evrende bir anlam ifade ettiğine dair işaretler arıyoruz. | Open Subtitles | ولكل علامة تشير الى أن وجودنا ذو معنىً خاصٍ بالنسبة للكون |
Sadece düşüncelerimizin zenginliğiyle alakalı, varlığımızın göstergesi olarak kabul ettiğimiz benliğimizle ve herhangi bir benlik duygusuyla değil,. | TED | فقط هي ثروة عقولنا, وليست فكرة ان لدينا نفس بامكاننا ان نشير الى وجودنا نفسه, و ان لدينا اي شعور كاشخاص. |
Buluşabiliriz, kahve içebiliriz, Doc'ı izleyebiliriz varlığımızın doğasındaki karmaşıklığı tartışırız. | Open Subtitles | نستطيع الإجتماع ونحتسي القهوة ونشاهدالكلبوهويلعب... ونناقش الطبيعة المعقدة لوجودنا |
Atalarımız, kayıtlı tarih boyunca gökyüzüne baktılar ve varlığımızın doğasını düşündüler. | TED | وأجدادنا، لطالما كان هناك تاريخ مسجل، قد نظروا إلى السماء وتأملوا حقيقية وجودنا. |
Orman, kentsel varlığımızın bütünleyici bir parçası olabilir. | TED | يمكن للغابة أن تكون جزء لا يتجزأ من وجودنا الحضري. |
Sessizlik, insanların sahip olduğu en değerli şeylerden biridir. Çünkü varlığımızın derinliğini hissetmemize olanak sağlar. | TED | الصمت هو واحد من أكثر الحالات الثمينة لدى البشر، لأنها تسمح لنا بالشعور بعمق وجودنا. |
Şimdi varlığımızın farkında, artık stratejimizi belirleyebiliriz. | Open Subtitles | إنها قلقة من وجودنا وهذه هي حبكة استراتيجتنا |
Ve kamunun varlığımızın doğası hakkında yalan söylendiğini farketmesi için de. | Open Subtitles | متأخر جداً , لعامة الشعب ليدركوا , الكذب عليهم بواسطة إدارتين مختلفتين تم إنتخابهما حول طبيعة وجودنا |
Şimdi, varlığımızın mücadelesi yaklaşıyor. Büyük ruhları yardıma çağrıyorum. | Open Subtitles | لآن ، ونحن نقترب من المعركة من أجل وجودنا ، وأدعو الارواح العظيمة |
Şimdi, varlığımızın mücadelesi yaklaşıyor. Büyük ruhları yardıma çağrıyorum. | Open Subtitles | لآن ، ونحن نقترب من المعركة من أجل وجودنا ، وأدعو الارواح العظيمة |
Şimdi "Evren" dediğimiz bu yerde, varlığımızın sınırlarını aşan yerleri şimdiye dek hayâl edilenlerden ötesini görün. | Open Subtitles | والآن .. أُنظر لأبعد مما كنا نتخيل خارج حدود وجودنا في مكان نُسميه الكــــــــون |
Harekete geçmeden önce buradaki varlığımızın sebebini size açıklamama izin verin. | Open Subtitles | إسْمحُوا لي بتَوضيح سبب وجودنا هنا قبل إتخاذ أيّ إجراء |
Ve bu, varlığımızın ne kadar kırıIgan olduğunu ve iklim değişikliğinin insan popülasyonu üzerinde ne büyük bir etkisi olabileceğini gösteriyor. | Open Subtitles | وهذا يظهر كيف أن وجودنا كان على المحك، وكم هو التأثير الكبير الذي يحدثه التغير المناخي على أعداد البشر |
Bizim insanlığımızı hükümsüz kılması için varlığımızın temellerinin dayandığı bir ahlaki değer uzlaşması olacaktı. | Open Subtitles | القيام بذلك يلغي كوننا بشر بتعريض مركز أخلاقياتنا للتشويه والتي تشكّل أساس الغاية من وجودنا |
Buradaki varlığımızın bir yük olduğunu görebiliyorum ancak birbirimizle dalaşmamıza gerek yok çünkü dalaşırsak sen kaybedersin. | Open Subtitles | أفهم أن وجودنا هنا يمثل عبئاً و لكن ليس هناك حاجة للشجار لأننا إذا فعلنا , فأنت ستخسر |
Kişisel varlığımızın evrende bir anlam ifade ettiğine dair işaretler arıyoruz. | Open Subtitles | لإشارات أن وجودنا الشخصي ذو معنى مميز للكون. |
Ve bunu düşünebilirseniz varlığımızın anlamını eylemlerimizin arkasındaki nedeni anlarsınız. | Open Subtitles | إذا كنت تستطيع النظر له ستفهم معني وجودنا والسبب وراء أفعالنا |
- Genlerimizin on beşte birinin, varlığımızın yapı taşlarının büyük ilaç şirketleri tarafından patentinin alındığını biliyor muydun? | Open Subtitles | ها قد بدأنا- هل تعلم بأن خُمس جيناتنا- السبب الرئيسي لوجودنا,أصبحت مسجلة بواسطة شركات أدوية كبرى؟ |
En önemlisi, onları varlığımızın farkında olduklarını gösterecek şekilde yaptık. | TED | والأكثر أهمية، نحن نجعلهم يظهرون لنا أنهم عارفون بوجودنا. |