Onlara hayatta kalmaları için gerekli olan vasıfları vermişlerdi. | Open Subtitles | وأعطتهم الصفات اللازمة لبقائهم على قيد الحياة، |
Bazı iyi vasıfları da var. | Open Subtitles | لديه بعض الصفات الجيدة. |
Karım ve ben gazetecilerle iyi bir annenin vasıfları hakkında konuşmak için görüşeceğiz. | Open Subtitles | زوجتي دعتني لمقابلة مع صحفيين عن صفات الام الجيدة |
Bence bunlar iyi bir kralın vasıfları. | Open Subtitles | بقلب دافئ ... وروح متعاطفة أعتقد أنها صفات الملك العظيم |
Ve kız oldukları için bu temel vasıfları edinmeleri gerek. | Open Subtitles | وبسبب انهم فتيات أريد انهم يحصلون على هذه المهارات الأساسية |
Ona mesleki ve iş vasıfları öğrettik. İş bulmasına yardım ettik. | TED | علمناها المهارات المهنية والإدارية . ساعدناها للحصول على وظيفة . |
Herkesin kötü yanlarını amorti edecek bazı vasıfları vardır. | Open Subtitles | لكل شخص , بعض الصفات الخالصة |
Vahşi kaplanların iyi bir başkan olmaları için vasıfları yoktur. | Open Subtitles | النمور البرية لا تملك صفات رئيس جيّد. |
John Paul Jones bir askerin vasıfları için söylediği alıntıyı anımsamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | (أحاول تذكر إقتباس (جون بول جونز عن صفات الضابط |
Özel ajan Alex Rice keskin taktiksel yetenekler sergiliyor liderlik vasıfları iyi... | Open Subtitles | العميلة الخاصة (أليكس رايس) مهارات تكتيكية ظاهرة حادة، صفات قيادية جيّدة... |
Bir şeyler üretmek önemli, özellikle istihdamı desteklemek, vasıfları artırmak ve ithalata bağımlığı azaltmak isteyen devletler için. | TED | إن صنع الأشياء أمر مهم، خاصة بالنسبة للدول القومية الراغبة في تعزيز التوظيف، وتنمية المهارات وتقليص الاعتماد على الاستيراد. |
Burada ki bağlılık tam olarak şöyle çok fazla vasıflı insan olduğunda bu başkalarının çocukları dahi olsa herkesin refah düzeyini arttıtrır vasıfları gelişmeyen insanlar dahil. | TED | وخصوصاً أن الارتباط هنا، هو بأن هناك كمية ضخمة من التداعيات على المهارات -- ذلك بأن المهارات التي يكتسبها أبناء الناس، والتي يمكن أن تزيد من رفاهية الجميع بما في ذلك زيادة الرفاهية تشمل أولئك الذين لم يحصلوا على مهارات جديدة. |