Sonra bu yeni hipotezi deniyorlar ve böyle devam ediyor. | TED | ثم يختبرون الفرضية الجديدة وهلم جرا وهكذا دواليك. |
Doğru mu? Çünkü ben bir oyun adamıyım ve böyle geçiniyorum. | TED | صحيح؟ لأنني رجل ألعاب وهكذا أجني معيشتي. |
Sonra da bunun sadece düşünsel bir deney olduğunu ve böyle bir geleceğin teknolojik yönden yapılamaz olduğunu söylüyor. | TED | ثم يعود الكاتب ليقول أن هذه مجرد تجربة نظرية وهكذا مستقبل غير قابل للتطبيق من الناحية التقنية. |
Bir artı iki eşittir üç, iki artı üç eşittir beş, üç artı beş eşittir sekiz ve böyle devam eder. | TED | ثم واحد زائد اثنان يساوي ثلاثة، و ثلاثة زائد خمسة يساوي ثمانية، و هكذا. |
Evet, Jeremy beni gerçekten sevdi ve böyle vazgeçersem... | Open Subtitles | أجل، (جيريمي) أحبني . . و لكان سيغضب لو انني استسلمت |
"ve böyle yap" | Open Subtitles | ~ وهيا نرقص هكذا ~ |
İki yıldır silahlara dokunmadım ve böyle devam etsin istiyorum, efendim. | Open Subtitles | حسناً , آنا لم آمسك سلاحاً نارياً لأكثر من سنتين سيد ريبر وآؤد نوعاً ما آن آستمر على ذلك |
Şimdi kareyi ortadan ikiye bölelim, sonra da kalan yarıyı ikiye bölelim ve böyle devam edelim. | TED | الآن، دعونا نقسمه للنصف، ثم نقسم ما تبقى للنصف، وهكذا دواليك. |
Bu, her ölçü çizgisinde iki tempo var diyor, bu üç tane, bu dört ve böyle devam ediyor. Alttaki sayı temponun ana öğesi olarak | TED | هذا يعني أنه هناك دقتان في كل مازورة. هذا يعني أنه هناك 3، هذا يعني 4، وهكذا. العدد السفلي يخبرنا نوع النغمة |
dört çeyrek notaya ve sekiz, sekizde bire karşılıktır ve böyle devam eder. | TED | اربعة ربع نغمة، ثمانية ثمن نغمة، وهكذا. |
ve böyle devam ediyor. Fakat daha önce söylediğim gibi eğer tempoya bağlı kalırsak sıkıcı olmaya başlıyor, biz de bazı çeyrek notaları değişik ritimlerle değiştireceğiz. | TED | اربعة، وهكذا. ولكن كما قلت، إذا قنعنا بالعداد وحده سوف نمل. لذا سوف نستبدل بعض أرباع النغمات بإيقاعات مختلفة. |
Biz de, ebeveyn olduğumuzda, aynı şeyi kendi çocuklarımıza yapıyoruz ve böyle devam ediyor. | TED | وعندما نصبح آباء، ننقل هذا الشعور لأطفالنا، وهكذا يستمر الأمر. |
İlk hücrede bir tavşan var, ikincide iki ve böyle gidiyor; sonuncuda ise sekiz tavşan. | TED | يوجد في أول خلية أرنب واحد، وفي الخلية الثانية أرنبان، وهكذا دواليك حتى نصل إلى ثمانية أرانب في آخر خلية. |
Ama söylemek istediğim ikimiz de hatalıyız ve böyle şeyler olur. | Open Subtitles | لكن لنكتفي بقول أن كلانا مخطئ ، وهكذا ينتهي الأمر |
Tüm kariyerimi iyiler için savaşarak geçirdim, ve... böyle mi sona erecek? | Open Subtitles | امضيت حياتي كلها احارب للأشخاص الجيدة و هكذا سينتهي الأمر ؟ |
Orada köpekbalıkları küçük köpekbalıklarını yer ve küçük balıkları daha küçük köpekbalıklarını yer ve böyle gider, ta ki bir tek köpek balığı kalana kadar. | Open Subtitles | إنها حيث تلتهم أسماك القرش أسماك القرش الصغيرة و ثم تأكل أسماك القرش الصغيرة أسماك القرش الأصغر منها و هكذا دواليك حتى تصل لسمكة القرش أحادية الخلية |
Eğer öğretmenseniz, UNESCO'yu seveceksiniz, ve böyle gider. | TED | و لو كنت معلما, فستحب الUNESCO و هكذا. |
Ve bu konuşmayı hep ben vermedim. Siz verdiniz, ve bizler sizi izlemek zorundaydık, ve böyle devam eder. | TED | ولم أكن أعطي المحاضرة دوما. بل أنت فعلت, و كان علينا أن نشاهدك, وهلم جرا. |
İlk başta tek çizgi le başladı, sonra iki ardından 4, sonra 16 ve böyle devam etti. | TED | فبدأ مع سطر واحد ، ثم اثنين ، ثم اربع, ثم 16, وهلم جرا. |
Mavi şeyler mavi ışığı, kırmızı şeyler kırmızı ışığı yansıtır ve böyle sürer gider. | TED | الأشياء الزرقاء تعكس الضوء الأزرق، والأشياء الحمراء تعكس الضوء الأحمر وهلم جرا. |
Evet, Jeremy beni gerçekten sevdi ve böyle vazgeçersem... | Open Subtitles | أجل، (جيريمي) أحبني . . و لكان سيغضب لو انني استسلمت |
"ve böyle yap" | Open Subtitles | ~ وهيا نرقص هكذا ~ |
İki yıldır silahlara dokunmadım ve böyle devam etsin istiyorum, efendim. | Open Subtitles | حسناً, آنا لم آمسك سلاحاً نارياً لأكثر من سنتين سيد ريبر وآؤد نوعاً ما آن آستمر على ذلك |