Netscape kodları yayınlama kararı verdiğinde... insanlar biraz kıllandılar ve dediler ki... | Open Subtitles | عندما قررت نيتسكيب اطلاق نصها المصدري شعر الناس بنوع من الصحوة وقالوا |
Az önce aradılar ve dediler ki kazanan kızın tacını elinden almışlar. | Open Subtitles | لقد إتصلوا الآن وقالوا بأن حاملة اللقب لا بد أن تترك تاجها |
çünkü geldiler ve dediler ki, "Bize yeni bir bina yapmanızı istiyoruz. | TED | لأنم جاؤوا إلينا وقالوا : نحن بحاجة لكم لإنشاء مبنى جديد , فنحن نعمل فى |
Geldiler ve dediler ki -sıradan müteahhitlerden farklı olarak- dediler ki: "Biz Louisville'de bir çağdaş sanatlar müzesi yaparak | TED | وجاءوا إلينا وقالوا انهم، على عكس المطورين الإعتياديين وقالوا : نحن نريد أن تبدأ من خلال التوفير متحف الفن المعاصر |
Yayınlandığında çok sinirlenmişlerdi ve dediler ki eğer bu fotoğrafı çeken adamı bulurlarsa onu öldüreceklerdi. | Open Subtitles | استشاطوا غضبا عندما نشرنا الصورة وقالوا ان قبضوا على من التقط الصورة فسوف يقتلونه |
Onu inşa ederkenki problem, Balili işciler bu planları gördüklerinde onlara baktılar ve dediler ki "Bu nedir?" | TED | ومشكلة تشييدها -- حينما رآى عمال البناء الباليون رزمة طويلة من الخطط، نظروا إليهم وقالوا: "ما هذا؟" |
Bende labaratuarımızdan bununla ilgili birşey yapmalarını istedim, ve dediler ki, ''Birşeyler yapabiliriz.'' TEDx Amsterdam'a özel olarak dünyadaki | TED | فطلبت من مختبرنا أن يفعل شيئا حيال ذلك ، وقالوا : "حسنا ، يمكننا أن نفعل شيئا". لقد صنعوا لي أكبر LED في العالم |
Onun için Livermore mühendisleri, ölmüş insanların, ve belki canlı origamistlerin, yapmış oldukları işlerden faydalanmak istediler, ve dediler ki "Bakalım başkası böyle birşey yapmış mı." | TED | لذا فإن مهندسي ليفرمور أرادوا الإستفادة من أعمال الناس الموتى أو بالأحرى من فنانو الأوريغامي الأحياء، وقالوا: "دعونا نرى ما إذا كان باستطاعة أحد القيام بذلك" |
Binanın görünüşünü değiştirmek istiyorlardı ama hiç paraları yoktu ve dediler ki: "Sana 100.000 dolar verirsek, bununla ne yapabilirsin?" | TED | هذه هي البناية ولم يكن لديهم المال اللازم وكان عليهم إعادة صبها وقالوا إذا أعطيناك 100،000 دولار ماذا يمكن أن تقدمي لنا |
Bunu biraz düşündüler, ve dediler ki, "Hmm, sanırım yapılabilir. Bir hesaplayalım." | TED | وفكّروا في ذلك الأمر ، وقالوا : "حسنا ، أعتقد أنّ ذلك ممكن. دعونا تشتغل على الأرقام." |
Böylece odalarına gittiler, ve bu konuyu düşündüler. Daha sonra geri geldiler ve dediler ki "Aslında, bu daha da kolay." | TED | فعادا، وفكّروا في هذا الموضوع. ثمّ عادوا ، وقالوا "في الواقع ، سيكون الأمر أكثر سهولة". |
Washington'dan buraya bir gün için geldim, ve dediler ki şahsen buraya gelmem lazımmış. | Open Subtitles | "لقد عدت لتوي من "واشنطن وقالوا بأنه عليّ الحضور إلى هنا شخصياً |
Onlar da dolunayda ormana geldiler. ve dediler ki; | Open Subtitles | ...وأتوا الى الغابة عند إكتمال القمر ، وقالوا |
ve dediler ki, "Bu çocuklar yanlış yönlendiriliyor." | TED | وقالوا "إن ھؤلاء الفتيان مضلَّلون." |
ve dediler ki, " Hey, biliyor musun, bizce Doppler etkisinin grafiğinin eğimini dikkatlice incelersek uydunun antenimize en yakın olduğu ya da en uzak olduğu anları hesaplayabiliriz. | TED | وقالوا " كما تعلمون ، نعتقد أنّه يمكننا بالنّظر إلى المنحدر في تأثير"دوبلر" معرفة النقاط التي يكون فيها القمر الصناعي الأقرب إلى هوائياتنا والنقاط التي يكون فيها الأبعد. |
Beni kenara çektiler ve dediler ki, "Mick, böyle böyle." | Open Subtitles | أخذوني جانباً وقالوا لي, "مايك),الأمر هكذا)". |
Kalabalık ikisine bağırıyordu ve dediler ki: "Bu Robeson'un oğlu. Yakaladık onu." | Open Subtitles | سحبوهما من داخل السيارة وقالوا هذا (روبنسون جونيور) صار بحوزتنا |
ve dediler ki denetimci olmak için çok yaşlıymışım. | Open Subtitles | وقالوا انى عجوز على ان اساعد |
Sonra bizi çağırdılar ve dediler ki "Çocuklar size ihtiyacımız var." Böylece kıçlarımızı Musul'a gönderdiler. | Open Subtitles | وقالوا "نحن بحاجتكم يا رجال" ثم قاموا بإعادة نشرنا إلى (الموصل) |
ve dediler ki... | Open Subtitles | .. في المنتجع ، وقالوا |